AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

Forum'u bir süreliğine veya tamamen kapattım.
Görüşmek üzere!
Daha çok detay için,lütfen bu forumun yöneticisini arayın.
Forum'u bir süreliğine veya tamamen kapattım.
Görüşmek üzere!
Daha çok detay için,lütfen bu forumun yöneticisini arayın.


 
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
FZ Style
50 Adet Style
2 Adet Güzel Texture(:
Güzel Textureler
Texture serisi 2 :)
Oracle'dan 3000$ odullu yarisma!!!
Çok hoş Textureler. =)
Base ->>> Texture
Hoş Textureler (:
''Çok Güzel İşinize Yarayacak Textureler''
C.tesi Ara. 20, 2014 11:53 am
C.tesi Ara. 20, 2014 11:48 am
Cuma Tem. 25, 2014 3:24 pm
Cuma Tem. 25, 2014 3:24 pm
Cuma Tem. 25, 2014 3:23 pm
Cuma Mart 22, 2013 9:35 pm
Paz Mart 10, 2013 8:39 am
Salı Mart 05, 2013 9:34 am
Salı Mart 05, 2013 9:33 am
Salı Mart 05, 2013 9:09 am











•Şu an ''hikayeler arşiv'' konusunu incelemektesiniz.


Volfurem Forum'daki "hikayeler arşiv" konusunu beğendin mi ? Paylaş.

FacebookTwitterEmailWindows LiveTechnoratiDeliciousDiggStumbleponMyspaceLikedin

• Reklam Alanımız:
Paylaş|

hikayeler arşiv

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
Sayfaya git : Önceki  1, 2, 3, 4  Sonraki
YazarMesaj
Salvador
Eski Yetkili!
Eski Yetkili!
Salvador
Web Tasarımcısı
Puan : 2515
Uyarı : Uyarı Yok
Mesaj Sayısı : 1967
Rep Puanı : 18
Kayıt tarihi : 07/01/11

hikayeler arşiv - Sayfa 2 Vide
MesajKonu: hikayeler arşiv hikayeler arşiv - Sayfa 2 EmptyCuma Ocak 27, 2012 5:00 pm

Konunun ilk mesajı :

parmaklık yok

birgün iki deli kaçmaya karar verir. bir deli sen git.parmaklıklara bak.bakalım eğer aşağıdaysa üstten kaçarız yukarıdaysa alttan. der ve deli bakar. bir süre sonra gelir ve derki malesef dostum kaçamıycaz. diğeri neden diye sorar. diğeri çünkü parmaklık yok.


En son Salvador tarafından Cuma Ocak 27, 2012 5:01 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
http://mt2forum.com

YazarMesaj
Salvador
Eski Yetkili!
Eski Yetkili!
Salvador
Web Tasarımcısı
Puan : 2515
Uyarı : Uyarı Yok
Mesaj Sayısı : 1967
Rep Puanı : 18
Kayıt tarihi : 07/01/11

hikayeler arşiv - Sayfa 2 Vide
MesajKonu: Geri: hikayeler arşiv hikayeler arşiv - Sayfa 2 EmptyCuma Ocak 27, 2012 5:09 pm

ŞAŞKIN ŞEMSETTİN

Çukurova’nın uçsuz bucaksız verimli toprakları üzerinde, tepsi gibi dümdüz alanda kurulu köyünde yaşıyordu Şemsettin. Zaman zaman tuhaf ve şaşkın hareket ve söylemleriyle dikkat çekiyordu. Hatta köyde bu yüzden lakabı Şaşkın Şemsettin’e çıkmıştı. Yaptığı her işinde bir tuhaflık bulunmaktaydı.

Köyde en yaygın ulaşım aracı motosikletti. Hemen hemen herkeste bu araçtan vardı. Zira hem ekonomik idi hem de köy düz olduğu için kullanımı uygun ve kolaydı. Köylü için motosiklet en kıymetli vasıtaydı.

Şemsettin’in de bir motosikleti vardı. Gözü gibi ona bakıyordu. Bağına, bahçesine, tarlasına her yere onunla gidiyordu. Motosikleti adeta gölgesi veya ayrılmaz ikizi gibiydi.

Günlerden bir gün motosikletiyle köyün uzağındaki tarlasında akşama kadar çalışmaya gitti. Gece geç saatlere kadar çalıştı. Geceleyin motosikletiyle eve dönmek için yola koyuldu. Bir baktı ki karşıdan kendisine doğru iki lambası(farı) yanan bir şey geliyor. Kendi kendine:

-Vay be! Adamlar gecenin bu saatinde yarış yapıyorlar. Hem de bana haber vermeden. Başa baş gidiyorlar. Şimdi görürsünüz ikinizin tam ortasından motosikletimle bir geçeyim, hem sizi korkutayım, hemde bensiz yarış ne anlayın bakayım efendiler. Dedi.

Şemsettin gözlerini açıp kendine geldiğinde aradan tam bir aylık zaman geçmişti, mekân ise bir aydan beri yattığı hastanenin yoğun bakım servisiydi.

Şuuru yerine gelince de ziyaretine gelen köylülerinden birisine:

-Allah aşkına bana söyleyin, karşımdan gelen iki motosikletli beni nasıl bu hale getirdi. Halen anlamıyorum. Ben bu kadar mı şaşkınım?

Köylüsü yarı acıyarak, yarı da tebessüm ederek şunları ifade etti:

-O gelen iki motosiklet değildi. Ahmet Efendinin yeni aldığı traktördü.
http://mt2forum.com
Salvador
Eski Yetkili!
Eski Yetkili!
Salvador
Web Tasarımcısı
Puan : 2515
Uyarı : Uyarı Yok
Mesaj Sayısı : 1967
Rep Puanı : 18
Kayıt tarihi : 07/01/11

hikayeler arşiv - Sayfa 2 Vide
MesajKonu: Geri: hikayeler arşiv hikayeler arşiv - Sayfa 2 EmptyCuma Ocak 27, 2012 5:10 pm

Camasir Makinesi

Bir Türk bir Alman ve bir Amerikali
ucaktaydilar beraberlerinde camasir makineleri vardi.
Mecbur kalarak makinelerini atmak zorunda kaldilar.
Önce alman atar makinesi kirilir
sonra amerikali atar onunkide kirilir
enson türk atar ama nedense onunki kirilmaz
alman ve amerikali türke sorar: seninki niye kirilmadi
türk cevap verir: MAKINENIZ UZUN YASAR CALGONLAA
http://mt2forum.com
Salvador
Eski Yetkili!
Eski Yetkili!
Salvador
Web Tasarımcısı
Puan : 2515
Uyarı : Uyarı Yok
Mesaj Sayısı : 1967
Rep Puanı : 18
Kayıt tarihi : 07/01/11

hikayeler arşiv - Sayfa 2 Vide
MesajKonu: Geri: hikayeler arşiv hikayeler arşiv - Sayfa 2 EmptyCuma Ocak 27, 2012 5:10 pm

2 Sewgili ve Babası

Bi çocuk kız arkadaşını ewe bırakmak ister.Ewe gelince kapının önünde elini duvara koyup,kızdan bir öpücük ister.Kızda nazlanır.Böyle 15 - 20 dk geçer.Daha sonra salonun ışığı yanar.Ardından kapı açılır ve gelen kızın kardeşidir.Kıza dönerek
-Abla babam diyo ki 'öpcekse öpsün, öptürcekse öptürsün.Ben gelirsem fena öperim.Ayrıca şu hayvan oğlu hayvana söle elini zilden çeksin.''
http://mt2forum.com
Salvador
Eski Yetkili!
Eski Yetkili!
Salvador
Web Tasarımcısı
Puan : 2515
Uyarı : Uyarı Yok
Mesaj Sayısı : 1967
Rep Puanı : 18
Kayıt tarihi : 07/01/11

hikayeler arşiv - Sayfa 2 Vide
MesajKonu: Geri: hikayeler arşiv hikayeler arşiv - Sayfa 2 EmptyCuma Ocak 27, 2012 5:10 pm

Annemin Ev Süpürmesi

Temizlik günümüz gelmişti..Evde temizlik yapıyoruz annemle ben içeri odaları sildim annemde salonu süpürüyor

hadi anne işin bitmedi mi die yanına gittim
bir baktım süpürgenin borusu çıkmış annem boş boş süpürüyor..bitti bitti dedi

sen öyle san dedim.bir baktı süpürgenin borusu çıkmış gülmekten öldük yarım saat yaa
http://mt2forum.com
Salvador
Eski Yetkili!
Eski Yetkili!
Salvador
Web Tasarımcısı
Puan : 2515
Uyarı : Uyarı Yok
Mesaj Sayısı : 1967
Rep Puanı : 18
Kayıt tarihi : 07/01/11

hikayeler arşiv - Sayfa 2 Vide
MesajKonu: Geri: hikayeler arşiv hikayeler arşiv - Sayfa 2 EmptyCuma Ocak 27, 2012 5:10 pm

Okuyun Çok Makaraa

ali 3.sınıfa giden zeki bi cocuktr birgün ögretmeni ali'ye siyaset ne diye sorar.Ali'de babasına sorar..babasıda bu eve parayı kim getirio die sorar ali de sen der... babasıda ozman kapitalist rejim benm... peki parayı aLıp bizim ihtiyaclarımızı km karsılıo dems alide annem dems babasıda ozman hükümet annen...peki kardesnle kim ilgilenio dadım dems ali babası: o zman dadında işçi kardesin gelecek sende halksın... ali hepsini not tutms ve uyumus gece seslerle uyanms kardesnn agladgını görr altını pisletmstr annesini uyandrmaya calsır ama annesi uyanmaz salona glr babasıyla dadıyı uygunsuz bi şeklde yakalayan ali sunları söyler :

kapitalist rejim işçiyi sömürüor hükümet uyuyor gelecek *** içinde haLk ne yapsın
http://mt2forum.com
Salvador
Eski Yetkili!
Eski Yetkili!
Salvador
Web Tasarımcısı
Puan : 2515
Uyarı : Uyarı Yok
Mesaj Sayısı : 1967
Rep Puanı : 18
Kayıt tarihi : 07/01/11

hikayeler arşiv - Sayfa 2 Vide
MesajKonu: Geri: hikayeler arşiv hikayeler arşiv - Sayfa 2 EmptyCuma Ocak 27, 2012 5:11 pm

Ossuruk

Çok güzel bir gündü.sevgilimle elele boğazda geziyorduk.bir banka oturduk.ortam romantikleşmeye başladı.erkek arkadaşım niyeti bozmuştu.elini omzuma koydu.okşamaya başladı.bende uzun zamandır bu anı bekliyordum.
Tam eğildim uzZZZ...
http://mt2forum.com
Salvador
Eski Yetkili!
Eski Yetkili!
Salvador
Web Tasarımcısı
Puan : 2515
Uyarı : Uyarı Yok
Mesaj Sayısı : 1967
Rep Puanı : 18
Kayıt tarihi : 07/01/11

hikayeler arşiv - Sayfa 2 Vide
MesajKonu: Geri: hikayeler arşiv hikayeler arşiv - Sayfa 2 EmptyCuma Ocak 27, 2012 5:11 pm

DİLEĞİN TİYATROSU

Bir gün dilek ve arkadaşları tiyatro yapmışlar onlar:
Ahmat,ben,nur,tuğçe,candan,der ya öğretmen öğrencilerine bir ödev vermiş.
-Çocuklar ödeviniz "beş vümle kurun",eve gitme zilini duyan çocuklar hemen evlerine gitmiş olan çocuklar ailelerine soruyolar.
Öğrencinin biri babasına sormuş baba bana bir cümle söylermisin demiş.
O da git başımdan çocuk anne bana bir cümle
söylermisin demiş.
-Anne:
aaa evde yağ bitmiş sana sana sana sonra çocuk telefonda konuşan ablasına demiş abla bana bir cümle söylermisin demiş.
Ablası:
Yaa aşkım şu an işim var sonra konuşalım demiş,
ertesi gün çocuklara sordu öğretmen.
Çocuklar kim yaptı dedi öğretmen.
Ben kaldırdım bir kız çocunu
evet kızım söyle bakalım dedi öğretmen
ilk önce git başımdan
aaa yağ bitmiş öğretmen
bana mı dedin sana sana sana
Yürü bakalım müdüre kapıda yaa aşkım şu an işim var sonra konuşalım dedi.
Öğretmen de yürü müdüre her şeyi söyleyip müdür yürü disiplişne dedi...
http://mt2forum.com
Salvador
Eski Yetkili!
Eski Yetkili!
Salvador
Web Tasarımcısı
Puan : 2515
Uyarı : Uyarı Yok
Mesaj Sayısı : 1967
Rep Puanı : 18
Kayıt tarihi : 07/01/11

hikayeler arşiv - Sayfa 2 Vide
MesajKonu: Geri: hikayeler arşiv hikayeler arşiv - Sayfa 2 EmptyCuma Ocak 27, 2012 5:11 pm

Oku Gülmekten Yıkıl

Adamin biri evine gelir ve posta kutusunda telefon faturasini görür. Bir bakar ki 3 milyar küsür lira fatura. Beyninden vurulmusa döner. Hemen ayrintili fatura ister. Fatura gelir. Aranan bütün numaralar adamin arkadaslarina ve dostlarina aittir.

Adam :

-"Bu nasil olur? Ödeyecegiz mecburen" der.

O sirada gözü papaganina takilir. Bir an tereddüt eder.

-"Yok canim hayvancagizin günahini aliyorum" der içinden ama süphe de devam etmektedir.

-"Ya yapmissa", "Yok, yok yapmamistir...."

Gece papagani gözlemeye karar verir. Papagan kafesinden çikar ve telefonun basina gidip rehberi açar, adamin arkadaslarini tek tek arayip saatlerce konusmaya baslar.Adam sinirden çildirmis bir sekilde papagani yakalar ve kanatlarindan duvara çiviler. Papagan çarmiha gerilmis bir vaziyette duvarda asili kalmistir. Adam sinirle papagani azarlar;

- "Bir hafta burada asili kal da aklin basina gelsin. Çek bakalim cezani !"

Adam gider. Papagan bir bakar karsi duvarda çarmiha gerilmiş Isa durmakta.

Hemen muhabbete koyulur;

- "Birader sen ne kadardir buradasin?"

- "2000 yildir buradayim" der Isa.

Papagan hayretler içinde kalmistir;

- "Ohaaaa!.. Nereyi aradin lan öyle?"
http://mt2forum.com
Salvador
Eski Yetkili!
Eski Yetkili!
Salvador
Web Tasarımcısı
Puan : 2515
Uyarı : Uyarı Yok
Mesaj Sayısı : 1967
Rep Puanı : 18
Kayıt tarihi : 07/01/11

hikayeler arşiv - Sayfa 2 Vide
MesajKonu: Geri: hikayeler arşiv hikayeler arşiv - Sayfa 2 EmptyCuma Ocak 27, 2012 5:11 pm

Temel ile Maymun

Nasa uzay üssünde yeni bir deneme yapılıyormuş. Gönüllü başvuranlar arasından Temel, astronot adayı olarak seçilmiş. Ön elemede oldukça sıkı testleri geçen Temel; 3 aylik ikinci bir eğitim ile iyi bir astronot olabilmiş. Beklenen an gelmiş ve Temel bir maymunla birlikte uzay mekiğine binerek havalanmış. Atmosfer aşıldıktan sonra Temel'in ilk işi; kendisine sıkı sıkıya söylenildiği gibi zarfları açıp maymunun ve kendisinin görev kartlarını okumak olmuş. Maymunun görevleri: "Yerküre ile bağlantıyı sürekli kontrol altında tutmak; her 2 saatte bir yörüngedeki sapmaları ayarlamak; füze içindeki hava basıncı, ısı, iletkenlik değerlerini aşağıya bildirmek; yakıt harcamasını ve motorların sırasını belirlemek..." diye devam ederken; okumaktan sıkılan Temel, kendi görev kartını açmış : "Maymunu iyi besle!"

SİNYAL

Temel arabası ile Taksim Meydanında dönüp duruyordu. Aynı trafikçinin önünden beşinci defa geçerken, polis de merak etti ve Temel'i durdurup sordu: - Bir yeri mi arıyorsunuz? Niye meydanın etrafında dönüp duruyorsunuz? Temel: - Sol sinyal takıldı da..

YAVAŞLA

Temel otobanda köklemiş gazı, gidiyor... Bakmış bir tabela: "YAVAŞLA 80 km." Hızını o an 80'e indirmiş Temel. Az sonra bir tabela daha: "YAVAŞLA 60 km." Temel 60'a inmiş. Merakla giderken yeniden bir tabela: "YAVAŞLA 40." - "Yolda çalışma var galiba!" deyip 40'a düşürmüş hızını. Epeyce sonra yine bir tabela: "YAVAŞLA 15 km." Talimata uyarak 15 km.'ye düşmüş Temel. Yolun en sağından tıngır mıngır gidiyor. Ama meraktan da çatlayacak. Uflaya puflaya bir saat daha gittikten sonra yeni bir tabela görmüş: "YAVAŞLA'YA HOŞ GELDİNİZ, NÜFUS: 2500"

TEKRAR DENEYİN

Temel ile Dursun promosyonlu meşrubat alırlar. Meşrubatı açan Temel hemen kapağa bakar: - "Tekrar deneyin." Kapağı kapatıp yeniden açar ve okur: - "Tekrar deneyin." ... ... ... En sonunda sinirlenen Temel: - "Ula Tursun. Ha punlar pizi kandıriy! İki saattir deneyrum hala pi şey çıkmadi."

BAŞKA ASKER YOKMU

Yeni asker olan Temel'e komutanı sormuş: - "Savaşta siperdesin, sağ taraftan düşman askeri geldiğini gördün. Peki ne yaparsın?" Temel heyecanla cevap verir: - "Hemen çevirir silahımı üzerlerine ateş açarım komutanım." Komutan tekrar sormuş. - "Peki, karşıdan geliyorsa?" - "Karşıya ateş açarım, komutanım." - "Arkadan geliyorsa?" deyince komutan, Temel dayanamamış: - "Komutanım, bu ordunun benden başka askeri yok mu?"

TEMEL KARAYOLLARI'NDA

Temel Karayolları Müdürlüğünde işe alınmıştır; görevi ise yollardaki çizgileri çekmektir. Temel'e bir kutu boya ve fırça verilir. Temel çizgileri çekmeye başlar. Bir gün amiri gelir ve çizelgeye bakar; "1. gün 500 metre, 2. gün 300 metre, 3. gün 150 metre, 4. Gün 100 metre.." "Temel", der "her gün gittikçe tembelleşiyorsun galiba?" Temel cevap verir: "Aksine amirum daha çok çalışayrum lakin gün geçtikçe boya kutusundan daha fazla uzaklaşayrum."

VERDİNİZ Mİ?

Temel araba sürerken kırmızı ışıkta geçmiş.Tabii bunu gören polis temeli durdurmuş. Polis: - "Ehliyet ve ruhsat beyfendi!" Temel: - "Verdunuzda mi isteysunuz.."

GOLF

İngiliz, Fransız ve Laz gene beraberler.. İngiliz - Golf için bir sopa, bir top ve bir delik gerekir, bende bir sopa var. Fransız: - Bende de bir top var. Temel: - Ben oynamıyorum.

İDRAR TAHLİLİ

Temel hastaneye gitmektedir. Girişte birinin ağladığını görür. Yaklaşır ve sorar: - "Hayrola hemşerim! Neden ağlıyorsun?" Adam: - "Kan tahlili yaptırmaya geldim. Parmağımı kestiler!" der. Temel daha şiddetli bir şekilde ağlamaya başlar. Bu sefer susan adam, Temel'e sorar: - "Hemşerim, sen niye ağlamaya başladın?" Temel: - "Ben" der, "idrar tahlili yaptırmaya geldim."

SIKINTI

Temel İngiltere'ye gitmişti. Arkadaşları Temel'e: - "İngilizce bilmezdin İngiltere'de çok sıkıntı çektin mi?" demişler. Temel: - "Hayır, sıkıntıyı asıl İnciluzlar çekti..."

2 KERE 2

İlkokulda öğretmen Temel'e sormuş. "İki kere iki".. Temel düşünmüş ve cevap vermiş: "10!" Öğretmen kızmış: - "Oğlum iki kere iki dört, bilemedin beş eder; nerden on edecek!"

UZAKLAŞTIK

Temel ile Dursun bir gün ava gitmişler. İri bir geyik avlayıp geri dönerlerken çok ağır olan geyiği birer boynuzundan beraberce tutarak köylerine doğru yola koyulmuşlar. Köye beşyüz metre kala köyün yaşlılarından biri ile karşılaşmışlar. Adam geyiği görüp Temel ile Dursun'u tebrik ettikten sonra geyiği böyle taşımaları halinde etinin sertleşeceğini söyleyerek kuyruğundan çekerek taşımalarını önermiş. Temel ile Dursun da kuyruğundan çekerek taşımaya başlamışlar. Bir süre sonra çok yorulmuşlar ve Dursun Temel'e dönüp : - "Ula Temel biz yine eskisi gibi taşısak iyi olur. Baksana köyden epeyce uzaklaştık..."

ÖKSÜRÜYORUM

Temel dahiliyeciye gitmiş. Doktor ona neyinin olduğunu sormuş. - "Öksurayrum", demiş Temel. - "Ne zamanlar öksürüyorsun?" - "Tuvalette oturuyurken kapiyu tiklattiklari zaman", demiş Temel...

OLURSA OLSUN

Temel ile Dursun ilk defa İstanbul'a gelmişler.. Bir sokaktan geçerken kadının biri onlara "araba mı park eder misiniz?" diye sormuş. Onlar da "bizimle birer kere birlikte olursan ederiz", demişler. Kadın "tamam" demiş, kadının evine gitmişler. Kadın cebinden iki prezervatif çıkararak "biz bunları çocuğumuz olmasın diye takıyoruz, alın siz de takın" demiş. Temel'le Dursun "tamam" demişler. Aradan aylar geçtikten sonra Temel ile Dursun tarlada çalışırken, Dursun Temel'e: - "ula ben bu şeyden sıkıldım, o kadının da çocuğu olursa olsun; artık bunu çıkarıyorum ben", demiş.

İÇKİ İSTEYEN LAZ

Temel otelin birinin odasında kara kara düşünüyor.. 'Ulan' diyor, "Ben aşağıdan içki isterken laz olduğum anlaşılır mı acaba?" Geçiyor aynanın karşısına ve prova yapıyor. "Bana bir fvisku.. yok böyle anlarlar".. "Bana bir rakı, yok" diyor "böyle de anlarlar". "Bana bir bira.. tamam" diyor "böyle iyi.. anlamazlar". Ve aşağıya iniyor. Masaya dirseklerini dayıyor ve sesleniyor: - "Barmen bana bir bira". Barmen Temel'i biraz süzdükten sonra soruyor: - "Birader sen laz mısın?" Temel: "uuuy nasil anladın" diyor: - "Burası resepsiyon bar karşıda.."

ŞOFÖRSÜZ GİDİYOR

Temel ile Dursun iki katlı otobüsle seyahat ediyordu. Üst kattaki Temel bir ara cep telefonunu çıkardı ve alt kattaki Dursun'u aradı: - "Tursun, orada durum nasıl?" - "Hüç... Bizim şoför uyumuş, otobüs öylece gidiyor." Temel: - "O da bir şey mi? Bizim katta hiç şoför yok. Otobüs şoförsüz gidiyor."

3 KİŞİ

Temel Amerika'da trafik polisidir. Bisikletle yol trafiğini ihlal eden bir papazı durdurur: - "Dur, ceza yazacağım." - "Ceza mı? Yazamazsın." - "Haçan nedenmiş o?" Papaz gülerek cevap vermiş: - "Benim sağ kolumda İsa, sol kolumda Meryem var." Temel hemen atılarak: - "Uy da, yazacuğum. Bisiklete üç kişi bineysun!.."

TRABZON'A GİDER

Temel uçakla Trabzon'a gidecekmiş. Oturmuş bir yere rastgele. Asıl yer sahibi gelmiş: - "Beyfendi burası benim yerim kalkar mısınız?" - "Hayır." - "Beyfendi burası benim yerim kalkın." - "Hayır." Yer sahibi gider hostese başvurur. - "Beyfendi burası sizin yeriniz değil, kalkar mısınız lütfen?" - "Kalkmam." Hostes çare bulamayınca kaptana başvurur. Kaptan, Temel'in kulağına bir şey fısıldar ve Temel kalkar, arka tarafa oturur. Herkes hayret etmiş durumdadır, "biz bu kadar uğraştık kalkmadı acaba kaptan nasıl kaldırdı bunu" diye. Dayanamıyorlar, Kaptan'a soruyorlar: - "Dedim ki burası Trabzon'a gitmez.."

2 TÜP GEÇİT

İstanbul'a tüp geçit yapılması için ihale açılmış.. Amerika, Japonya vs. hepsi teklif vermiş, 10 milyar, 20 milyar dolarlar... Bizim Temel'le Dursun ise 10 bin dolarlık bir teklif getirmişler.. Komisyon gitmiş Trabzon'a; Temel'le Dursun'u görmeye.. Demişler ki, "ihaleyi size vereceğiz, anlatın bakalım projenizi?" Temel başlamış anlatmaya... - "Ben gidicem Anadolu yakasına başlıycam denizin altından kazmaya, İdris de gidecek Avrupa yakasından kazacak. Denizin altında ortada buluşucaz." Yetkililer sormuş: - "Peki ya hiç buluşamazsanız ne olcak?" İdris de bu sefer atılmış: - "O zaman bir tüp geçit fiyatına iki tüp geçit yaptırmış olacaksınız..."

GECEYİ BURADA GEÇİRECEĞİZ

İki Karadenizli uçağa binmiş. Uçak havalandıktan sonra uçağın motorlarından biri bozulmuş. Pilot anons etmiş: - "Uçağımızın bir motoru bozulmuştur. Telaşa gerek yoktur". Aradan çok geçmeden ikinci motor da bozulmuş. Pilot anons etmiş: - "Uçağın ikinci motoru da bozuldu....". Temel Dursun'a dönmüş: - "Tursun desene geceyi burda geçireceğiz."

YUNUS BALIĞI

Temel ölmüş. Öteki dünyada görevliler listeye bakmış ve Temel'e: - "Ya, senin adın listede yok sen bugün ölmeyecektin yanlışlıkla ölmüşsün. Seni tekrar dünyaya göndereceğiz. Ama kurallara gore insan olarak gönderilemezsin. Ancak istediğin bir hayvan olarak dünyaya gönderileceksin. Ne olmak istersin?" Temel biraz düşündükten sonra: - "Yunus balığı olayım", demiş. Ve anında yunus balığı olarak dünyaya ışınlanmış. Aradan 3 dakika geçmeden Temel tekrar öteki dünyaya dönmüş. Görevli sormuş: - "Ne oldu ya? Biz seni şimdi gönderdik niye geldin?" Temel masum bir şekilde cevaplamış: - "Yüzme bilmiyordum, boğuldum!"

O AFRİKA'DA BEN BURADAYIM

Temel bir gün dertli dertli içiyormuş meyhanede. - "Ne bu hal", demiş Dursun. - "Boşver" demiş Temel de. Dursun ısrar etmiş "biz arkadaş değil miyiz?" diyerek. Temel dayanamamış: - "Ama kimseye anlatma.. Hani ben bir zaman Afrika'ya gitmiştim ayı avlamaya?" - "Hatırladım bayağı da dönmemiştin" demiş Dursun... - "Günler sonra buldum en sonunda avlayacak bir ayı ama tam ateş edecekken tüfek bozuldu. Ben de kaçarken uçurumdan aşağı düştüm." - "Eeeee" demiş Dursun "Sonra..." - "Her tarafım kan revan içinde, komaya girmişim. Sonra ayı beni yuvasına götürdü. Yaralarımı yaladı, balla, sütle besledi beni, iyileştikten sonra da bana tecavüz etti aylarca" demiş. - "Buna mı üzülüyorsun, takma kafanı yaa bak bu kadar zaman geçti. Çoluk çocuğa karıştın, mutlu bir hayatın var" demiş Durmuş. Temel: - "Bu da hayat mı be birader... O Afrika'da ben burda.."

İLK TECRÜBE

Temel ilk cinsel tecrübesini 50 yaşında yaşamış. Tabii heyecana dayanamayıp Hakkın rahmetine kavuşmuş. Yüzündeki gülümseme 3 günde geçebilmiş. Tabutu kapatmaları da 3 hafta sürmüş.

DOKTOR'A VERİYOR

Temel'in karısı Fadime köydeki doktor ile işi pişirmişler. Bu durum köydeki herkesin dilinde, yalnız Temel bilmiyor. Kimse de korkudan Temel'e durumu açıklayamıyor. Köylü durumu Temel'e nasıl anlatırız diye kara kara düşünürken Tursun "merak etmeyun uşaklar ben Temel'e söylerum" demiş... Akşam kahveye gitmiş. Temel bir köşede çayını içiyor... Tursun Temel'i görünce yüksek sesle sormuş: - "Ha Temel uşağum, senin Fadime ne zaman profesör oluyor?" Temel: - "Tursun benim karı okumayı yazmayı zor söker. Profesör olmak kim o kim?" - "Ne bileyim" der Tursun; "Köyde herkes Fadime doktora veriyor diyor da..."

O BENİMKİDİR

Temel ve dedesi otele gitmişler. Otelde tek bir yatak boşmuş, dede torun birlikte yatmışlar. Gece yarısı dede Temel'i dürtmüş: - "Temel bana karı bul!" - "Dede sakin ol yat." Biraz sonra dede ikinci defa: - "Temel bana karı bul!" - "Dede sakin ol yat". Dede biraz sonra üçüncü defa: - "Temel bana kar bul!" deyince en sonunda Temel isyan etmiş: - "Dede tuttuğuna güveniyorsan o benimkidir."

CONİ

Temel bir kurt köpeği almış ve mükemmel eğitmiş. Adı Coni'ymiş. Coni, Temel'in her söylediğini anlayabiliyormuş. Hatta telefona bile bakabiliyormuş. Temel bir gün evi aramış. Coni açmış telefonu... - "Ula Coni sen musun?" - "HAV" - "Fadime evde mu?" - "HAV" - "Başka kimse var midur?" - "HAV" - "Ula kaç kişi vardur?" - "HAV HAV" - "Ne yapiyiler" - "EHE EHE EHE" - "Ula ne zamandan beri yapiyiler" - "AUUUUUUUUUUUUUU
http://mt2forum.com
Salvador
Eski Yetkili!
Eski Yetkili!
Salvador
Web Tasarımcısı
Puan : 2515
Uyarı : Uyarı Yok
Mesaj Sayısı : 1967
Rep Puanı : 18
Kayıt tarihi : 07/01/11

hikayeler arşiv - Sayfa 2 Vide
MesajKonu: Geri: hikayeler arşiv hikayeler arşiv - Sayfa 2 EmptyCuma Ocak 27, 2012 5:12 pm

Hanım Hanım Gözlerim Açıldı!!!

Bir gün bir kadın banyoya girecekmiş.Kadın tam banyoya girmiş üstünü çıkarmış yıkanıyormuş ki; zil çalmış ,kadın söylene söylene banyodan çıkmış ,bornozunu giymiş kapıyı açmış.Kapıda polis varmış.Polis herhangi bir tehlike dururmu var mı diye sormuş.Kadın hayır hayır yok demiş , kapıyı örtmüş.Tekrar banyoya girmiş tekrar zil çalmış.kadın yine söylene söylene kapıyı açmış.Bu kezde kapıcı bir ihtiyacınız varmı diye sormuş. Kadın yok demiş banyoya girmiş ve tekrar zil çalmış.Kadın kapıyı açtığına karşısında doktoru görmüş . Doktor , bir sağlık probleminiz varmı demiş .Kadın yok demiş.yine banyoya girmiş. yine zil çalmış. Kadın iyice sinir olmuş.Bunlar sırayla geliyorlar.Önce birinci kattaki polis sonra ikinci kattaki kapıcı daha donra üçüncü kattaki doktor geldi. Dördüncü katta kör olduğuna göre üzerime bornoz almama gerek yok demiş ve kadın bornozunu giymeden kapıyı açmış.Kör hanım hanım gözlerim açıldı diye bağırıyormuş.
http://mt2forum.com
Salvador
Eski Yetkili!
Eski Yetkili!
Salvador
Web Tasarımcısı
Puan : 2515
Uyarı : Uyarı Yok
Mesaj Sayısı : 1967
Rep Puanı : 18
Kayıt tarihi : 07/01/11

hikayeler arşiv - Sayfa 2 Vide
MesajKonu: Geri: hikayeler arşiv hikayeler arşiv - Sayfa 2 EmptyCuma Ocak 27, 2012 5:12 pm

UFO NURİ

Babama yalan söyleyip eve bilgisayar aldırmaya niyetliydim;
“- Lisedeki bütün arkadaşlarımın evlerinde bilgisayar var baba.Arkadaşlarım öğretmenlerimizin verdikleri her ödevi anında internete bağlanıp hazırlıyorlar.Kütüphaneye giden bile yok artık.Üniversite sınavına da hazırlanacağım.İnternet çok lazım çok....”Tabi bunların hepsi bahane.Benim tek bir amacım vardı o da chat yaparak manita tavlamak.Psikolojik baskılar meyvasını vermiş, eve nihayet bilgisayar gelmişti.Üstüne üstlük internet ve vebcam da cabası.Bir taşla üş kuş vurmuştum anlayacağınız!...Geceleri el ayak çekilince gizlice arkadaş arama sitelerinden bir kızla tanışma fırsatı buldum;
“- Merhaba benim adım Nuri, sizin isminizi öğrenebilir miyim?...”
“- Memnun oldum, ben de Huriye bip!...”
“- Nerden?...”
“- Ziganu Galaksisi, Hitiyna Gezegeni damoon bip bip!...”
“- Ben de Uzay Yolu gemisinden Kaptan Körk güzelim.Dalga geçmeyi bırak da söyle bana nerelisin?...”
“- Ben bu dünyadan değilim bip...”
“- Bak senin ufona binerim!...”
“- Bindireyim bip, uzayda seni gezdireyim bip bip bip...”
“- Anlaşıldı tamam.Seni biplememi mi istiyorsun?...E bipleyeceğim kızın yüzünü bir görelik bakalım. Kameranı açar mısın tatlım?...” diye ısrar ettim;
“- Hayır açamam canım bip...Canlı tanışma faslının büyüsünü bozmayalım şekerim bip bip...Ufo gibi bir kızım işte anlayacağın ya!...” dedi ve yüzünü hiç göstermedi.Kendisinin Jennifer Messelier’ in kopyası olduğunu, övünerek söylüyordu.”- Gözleriniz ne renk?...” diye sorduğumda;
“- Gözlerim simsiyah...”
“- Ya bırak dalga geçmeyi, bak gelirsem yanına, senin gözlerinden öperim ha!...”
Nihayetinde de uzun zamandır sanal olarak kontakta olduğum kızla buluşmak için O’ nu ikna edebilmiştim.Yazdıklarına göre kendisi balık etli, tam Türk erkeklerinin arzuladığı bir kızmış!...Neyse, haftasonu Taksim meydanında buluşmak için sözleştik.Ben o gün siyah bir kazak ve kot giyeceğimi söyledim.Kendisi de kırmızı bir elbise ile gelecekmiş...
Ertesi gün ben Taksim meydanında Ufo beklerken, buluşma saatinde, az ötede kırmızı renkte bir organizmanın varlığını hissettim.Yürüyen organizma bana doğru yaklaştıkça kütlesi daha da büyüyordu....Heyecanla seslendim;
“- Aman allahım...Yoksa bu gelen Silindirik Ufo O mu?...Nayır n’ olamaz, yazdıklarına göre kendisi balık etli olmalıydı!...Yok canım O değildir....”derken kız tam önümde durdu, durmasıyla irkildim.Balık etliyim dediği bu muydu?...Eğer öyleyse bizim memleketteki balıklar aç kalmış olmalıydılar...Allahım keşke tam o saniyede iki ayağımın altından fay hattı geçseydi de yerin dibine girseydim...
Kız bana elini uzatarak;
“- Merhaba sen Nuri’ misin?...” diye bir soru yöneltti.İçimden seslendim;
“- Yok bendeniz Fenerbahçe’ nin file bekçisi Volkan’ ım!...”
Neyse, ben kendim değilmişim gibi davranarak oradan yavaş yavaş kaçmaya çalışıyordum.Bi ara arkamı dönüp acaba anladı mı diye baktım.Aman allahım...Bana doğru bakıyo...Sırıtmaya başladı, bende elimde olmadan sırıtmış bulundum!...Kız bana doğru bir adım atar atmaz, arkamı dönüp deli gibi koşmaya başladım.Ara sıra arkama bakıp, sallanan kübizmin peşimden gelip gelmediğini gözlemlemeye çalısıyordum.O da arkamdan deli gibi koşuyordu.Karşımda gördüğüm bir lokantaya daldım.Lokantadaki garsona;
“- Tuvaletiniz nerede acaba?...” diye sordum.Sonra nefes nefese adamın gösterdiği yere doğru yönelerek içeri daldım.Yaklaşık beş dakika sonra dışarı çıkıp, balina balığının ortalarda bi yerlerde olup olmadığını kontrol ettikten sonra, dışarı çıktım.Dışarıda yoğun bir kalabalık görünce sordum;
“- Hey arkadaş bu insanlar neden burada toplanmışlar, bir olay filan mı oldu?...”
“- Şu iki öğrenci çocuk uzaylı gördüklerini anlatıyorlar.Kırmızı elbiseli, şişman bir kızın koşarak buraya geldiğini daha sonra da kızın uzaylı yaratık şekline dönüşerek kaçıp gittiğini iddia ediyorlar...”dayanamayıp çocuklara sordum;
“- Şişman kızın üzerinde kırmızı elbise, saçında da kocaman kelebek toka var mıydı acaba?...”
“- Evet abi aynen söylediğin gibiydi.Hızla bir gencin arkasından “sevgilim....sevgilim gel buraya, kaçma benden!...” diye koşturuyordu.Çocuk hızla bu lokantaya girdi.Ha..Dur bakayım, o koşan çocuk sendin.Senin arkandan koşturuyordu uzaylı şişman kız...Sonra O birdenbire 1.55-160 boylarında ve sürekli kafasını sallayan, derisi istakoz kabuğuna benzer şekil alıp, uzaylı bir yaratığa dönüştü.Gözleri tamamen siyah ve gözbebekleri ile gözünün beyaz bölümü hiç olmayan birisi haline geldi.Bizimle göz göze geldi.Çok korktuk çok...Sonra bu garip yaratık koşmaya başladı.Karayolunu üç adımda hiç trafik yokmuş gibi geçti. Bu arada yeşil ışıkta akan trafiği elinin avucunu öne doğru getirerek, bıçakla keser gibi kesti ve yürüdü gitti.Yolun Şişli istikametine giden bölümünde durdu.Önünden geçen araçlar vardı. Bir anda adeta buharlaşarak ortadan kayboldu. “
“- Oğlum siz tinerci veya hapçı mısınız lan?...Uzaylı görmüşler, hadi s...p gidin evinize manyaklar!...”
"- Valla billa doğru söylüyoz abi,iki gözümüz önümüze aksın bak, nah ikimiz de gördük..."
"- Tamam lan anladık.Gördüklerinizi gazetecilere anlatın, manşet olursunuz..."
Sırtıma kalınca bir elin dokunduğunu hissettim.Arkama panik içinde dönüp baktığım zaman şahane güzellikte bir kızın gülümsediğini gördüm.
“- Kırmızı elbiseli şişman Kızı ben de gördüm.Bu çocuklar hayal kuruyorlar.Şişman kız üzgün bir şekilde lokantanın önünde seni bekledi ve çekip gitti...Yoksa sen de uzaylı filan mısın?... ”
“- Şey...Evet, ben uçan modülüm.İstersen seni gezdireyim?...” dedim.
“- Ha ha ha ha...Çok espritüelsiniz... ”
”- Eeeeeeh be benim balık etlim, seni bir güzel analiz etmeliydim!...Bu bana iyice ders olsun, chati meti bırak, delikanlı gibi gözünle gördüğün bu güzel kızın ardından git...” dedim ve kıza gülümseyerek baktım;
“- İşte bu kız tam aradığım bir tip.O’ nu kaçırmamalıyım...”
“- Çok güzelsiniz bayan, benim adım Nuri.Ya siz kim siniz?...”
“- Ben Nuriye...Sütlü Nuriye’ de diyebilirsiniz yani!...”
“- Aman tanrım, bugün de şansım Huriye ve Nuriye’ den açıldı...Tanıştığımıza memnun oldum Nuriye.Sütlü Nuriye tatlısını da çok severim..hahaha....”
http://mt2forum.com
Salvador
Eski Yetkili!
Eski Yetkili!
Salvador
Web Tasarımcısı
Puan : 2515
Uyarı : Uyarı Yok
Mesaj Sayısı : 1967
Rep Puanı : 18
Kayıt tarihi : 07/01/11

hikayeler arşiv - Sayfa 2 Vide
MesajKonu: Geri: hikayeler arşiv hikayeler arşiv - Sayfa 2 EmptyCuma Ocak 27, 2012 5:13 pm

Çocuklardan Kapak Olan Sözler!

Kucuk bir kiz ogretmeni ile balinalar hakkinda konusuyordu.

Ogretmen bir balinanin insani yutmasinin fiziksel olarak imkansiz

oldugunu soyledi, cunku balinalarin bogazi cok kucuktu.

Kucuk kiz Jonah'i (Yunus peygamber) bir balinanin yuttugunu soyledi,

sinirlenen ogretmen balinanin insani yutamayacagini tekrarladi, bu

imkansizdi.

Kucuk kiz soyle dedi, "Cennete gittigim zaman Jonah'a soracagim"

Ogretmen "Ya Jonah cehenneme gittiyse?" diye yanitladi.

Kucuk kiz " O zaman sen sorarsin"



--------------



Bir anaokulu ogretmeni siniftaki cocuklar resim yaparken, onlari

seyrediyordu. Her cocugun calismasina bakmak icin sinifta dolasiyordu.

Gayretli bir sekilde calisan kucuk bir kizin yaninda gittiginde, ona

ne cizdigini sordu.

Kiz yanitladi, "Tanriyi ciziyorum"

Ogretmen duraksadi ve sordu, "Ama hic kimse Tanrinin neye

benzedigini bilmiyor"

Kiz kafasini kaldirmadan yanitladi, "Birazdan ogrenecekler"



--------------



Bir gun kucuk bir kiz oturup annesinin mutfakta bulasiklari

yikamasini seyrediyordu. Aniden annesinin saclarinda beyazlar oldugunu

fark etti.

Annesine bakti ve merakla sordu, "Neden sacinda beyazlar var anne?"

Annesi yanitladi, "Her yanlis yaptiginda, beni kizdirdiginda, mutsuz

ettiginde, saclarimdan biri beyazlar"

Kucuk kiz bu cevap uzerinde bir sure dusundu ve sonra sordu, "Anne,

anneannemin tum saclari nasil bembeyaz oldu?"




--------------


Cocuklar hep birlikte fotograf cektirmislerdi, ogretmen her birini

bir fotograf almaya ikna etmeye calisiyordu. " Dusunun, buyudugunuz

zaman bu fotografa bakip 'Bu Jennifer, o avukat,' veya 'bu Michael, o

doktor' demek ne kadar guzel olur"

Sinifin arkasindan zayif bir ses cinlar "Ve bu ogretmen, o oldu."



--------------



Cocuklar ogle yemegi icin Katolik ilkokulunun kafeteryasinda siraya

girmislerdi. Masanin basinda buyuk bir elma yigini vardi, rahibe bir

not yazip elma tepsisinin uzerine asmisti:

"Sadece BIR tane alin. Tanri izliyor"

Sirada biraz daha ilerleyince, masanin diger ucunda buyuk bir

cukulatali corek yigini vardi.

Bir cocuk not yazmisti, "Istediginiz kadar alin. Tanri elmalari

gozluyor"
http://mt2forum.com
Salvador
Eski Yetkili!
Eski Yetkili!
Salvador
Web Tasarımcısı
Puan : 2515
Uyarı : Uyarı Yok
Mesaj Sayısı : 1967
Rep Puanı : 18
Kayıt tarihi : 07/01/11

hikayeler arşiv - Sayfa 2 Vide
MesajKonu: Geri: hikayeler arşiv hikayeler arşiv - Sayfa 2 EmptyCuma Ocak 27, 2012 5:13 pm

Ağlamak İstiyorum

Bir kadın dudak ameliyatı yaptırmış.Hep güleryüzlü olucakmış.sonra birgün arkadaşına gitmiş arkadaşı kocam beni aldattı demiş.kadında gülerek çok üzüldüm demiş.arkadaşı üzüldüysen niye gülüyorsun demiş.oda yooooo gülmüyorum demiş.sonra eve gelmiş.evde kocası gelince işten atıldım demiş.kadında gülerek çoook üzüldüm demiş.adamda üzülüyorsan niye gülüyorsun demiş.oda yooooo gülmüyorum demiş.sonra adam tokat atıp gitmiş.sonra kadında hala gülerek ağlamak istiyorum demiş.ve hiç ağlayamamış.çünkü hep gülüyormuş.
http://mt2forum.com
Salvador
Eski Yetkili!
Eski Yetkili!
Salvador
Web Tasarımcısı
Puan : 2515
Uyarı : Uyarı Yok
Mesaj Sayısı : 1967
Rep Puanı : 18
Kayıt tarihi : 07/01/11

hikayeler arşiv - Sayfa 2 Vide
MesajKonu: Geri: hikayeler arşiv hikayeler arşiv - Sayfa 2 EmptyCuma Ocak 27, 2012 5:13 pm

VAMPİRLER KUMPİR SEVER

Buluşacakları parka saatler öncesinden süslenip püslenip gelmişti.Aylardır msn den yazıştığı Vampir rumuzlu gençle tanışmak için heyecandan kalbi yerinden fırlayacakmış gibiydi sanki…E kolay mıydı? .. Hayatında ilk defa kendisinin kilolu ve şişman olmasından rahatsız olmayacak bir gençle buluşacaktı.Oturduğu bankta mısır çerezinden atıştırırken, omzuna dokunan elin sarsmasıyla kendine geldi.Adam tam oturduğu bankın arkasında duruyordu.Merakla başını çevirdi.Kalın çerçeveli gözlüklerinin altından gözleri dar açı yapmıştı.Uzun boylu, Uzun saçlı, kulağı küpeli manken gibi bir delikanlı kendisine gülümseyerek bakıyordu.Bir kaç kez gözlerini kırptı, yutkundu.Söyleyecek kelime aradı, nafile.Genç seslendi;
“- Ben Vampir rumuzlu Cavit, güzel bayan…Elinizdeki mısır çerezinden tanıdım. Siz de Kumpir olmalısınız? ..” Ayla’ nın dili kekelemeye başladı;
“- Ben Kumpir rumuzlu Ayla..” diyebildi sadece.Sonra genç konuşmaya başladı;
“- Daha önce internette chat yaparken söylemiştim…Vampirler Kumpir severler! ..Şişman kadınların kanları daha lezzetli ve enfestir…Oh…şu yanakların güzelliğine bak.Kan fışkırıyor kan…Öpülüp sevilmez mi şu dudaklar? …Şişko patatesim benim! ..”
“- Aaaa Öyle deme Vampir! ..Darılırım ama…Okuldaki çocuklar da bana “- Şişko patates, akşama domates..” diye söyleyerek dalga geçiyorlardı.Sırf bu yüzden liseyi bitirdikten sonra okula gitmek istemedim.Bak küser giderim sonra! ..Hem sen chat yaparken dememiş miydin bana, tombul severim diye? ..”
“- Ben kumpirin içine biraz kaşar, biraz sosis, tereyağ ve üzerine taze kan sosu katarak yemesini severim.Sana defalarca söyledim ben bir vampirim…ibo' dan Tombul tombul memeleri dinlerim... ”
“- Ay yine başlama Cavit, hala sen kendini Vampir mi sanıyorsun.Ben vampirlerin olduğuna hiç inanmiyorum.Onlar sadece film ve romanlarda olurlar…”
“- Biz 3000 yıllık bir geçmişe sahibiz.Senin seyrettiğin Drakula filmleri hikayeden ibaret.Tarihimiz Eski Mısır uygarlığına kadar uzanıyor.Mısırda bazı ölen seçilmiş insanların mumyaları siyah kuş olarak geri gelirlerdi.Bunlar kan emici yarasaya dönüşmüş seçilmiş insanlardı.Atalarımın izleri Asur, Babil ve Romalılara kadar uzanır…”
“- Ay iyi tamam yemiş görüneyim yuttum…Peki siz sadece insan kanı mı içersiniz cicim? ..”
“- Vampirler insanların kanını emdikleri gibi hayvanların kanını da emerler. Ayrıca sadece kurbanlarının boynundan değil, göğüs kafesinden, karın boşluğunun, sol bölümünden ve başından da kan emerler…”
“- Ay çok zevkli ve heyecanlı…Benim kanımı da azıcık em de zayıflayayım bari…Bir filmde izlemiştim, sarımsak ve haç olan yere vampirler yaklaşamıyordu..hı hı hı…”
“- Doğru… Ancak sarmısak vampire karşı tek çare değil. Düğün çiçeği ve gelincik yaprakları da aynı etkiye sahip… Gerçekte hacın hiçbir etkisi yoktur. Haç sadece Bram Stoker'in romanında ve sinemada kullanılan bir aksesuardan ibarettir canım...”
“- Vampirleri yok etmenin yolu, kalbe çakılan bir kazık mıdır? ..”
”- Tahta kazık hiçbir işe yaramaz.Bizleri öldürmek için gümüş bir kama veya gümüş kurşun gerekiyor. Bu gümüş kama mümkünse sıcak olmalı. Nedeni, gümüşün saf bir metal olması ve saf olmayanı öldürebilmesidir.Tam tersine vampirin açtığı bir yaranın üzerine yine vampirin kanı sürülerek o yara tedavi bile edilebilinir.Bizleri düğüm atmadan da bağlayabilir ve böylece ölüler dünyasına gönderebilirsiniz…”
“- Aynada görünmediğiniz doğru mu sayın bay Vampir? ..Ayrıca hep soluk benizli mi olursunuz? ..Fakat Cavit sen hiç vampire benzemiyorsun len…Şu surat kanlı canlı..tü..tü..tü..tü” diyerek suratına tükürmeye başladı;
“- Doğru… Çünkü ayna ruhu yansıtır. Oysa bizler ruhsuz bir vücuda sahip olduğumuz için aynada görünmeyiz…Tam tersine gerçekte vampirler soluk benizli değil kanlı bir yüze sahiptirler. Nitekim Litvanya dilinde vampir 'kanlı yüz' anlamına gelir kumpirim…”
“- Peki… farzı mahal sen gerçek bir vampirsin, benim gibi Havva kızıyla evlenir misin? ..Çocuklarimiz nasıl olurdu kim bilir! ..”
“- Vampirler kendilerini doğurmak için müthiş bir mücadele veren yaratıklardır.Bir de aile beslediklerini düşünebiliyor musun sayın tatlı bayan? Vampirin insanla birleşmesinden dampyr diye bi karakter oluşur…”
“- Eğer gerçek bir vampir görürsem, elimde haç yada hilal farketmez, bi savunma silahı olsa güzel olur diye düşünüyorum…Dizimde problem var, hızlı koşamıyorum...Bu ikiyüz kilo ile vampir beni çabuk yakalar sanırım ay…Gümüş kurşun dolu bir silahım olsun isterim.Şöyle kalbine bir atarım, küt diye düşer ıııı…”

” – Ay allam ben bu psişik kan vampirlerine gülüyom ya…Beni kan tutmaz…Hem biliyon mu? ...Komşumuzun kızı çiroz Emel, Kara dut bile yerken düşüp bayılıyo…Ay çok gülüyom çok…Ne kadar komik bu yaratıklar, sarımsak soğan filan noluyo… Bizim mutfağa girmekten korkarlar. Annem bir çuval sarımsak soğan almış.Yoğurtlu mantı yerken içine ezip atacaksın beş on sarımsağı, ohhh kaşıkla...”
“- Kumpir senin de aklın fikrin boğazda be güzelim…”
“- Evet aşkım…Şu Boğazın güzelliğine bak.Boğazda balık yedirsene bana? ..Vampirler neden sarımsakdan çekinirler anlamıyom…”Şu yoğurdu sarımsaklasakda mı saklasak, sarımsaklamasak da mı saklasak” canımmm.Vampirler güneşe bakmaktan korkar..Ben güneş gibi kızım, fazla bakma güneş çarpar…Ay içim bi tuhaf oluyor…Sana da oluyo mu? ..”
“- Ben bi psişik kan vampiri olarak, bunlara sadece gülüyorum.Ne kadar komik, sarmısak mı, sarımsak mı? ...Kudurmuş kana doymayan vampirler proferia, pct gibi kan hastalıklarına yakalanması sonucu olusur.Ben güneşi çok severim beni kesinlikle yakmaz besler.Bir insan vampir olmasa da bu hastalıklara yakalanırsa inanın güneş derisini eritecektir.
vampirizm bir beslenmedir.besin zincirinin tepesidir.biz güneşin enerjisini çalmaktan aciz miyiz, auranızın enerjisini çekmekten? …Ya da bir kitaptaki bilgilerin enerjisini çekmekten…Biz katil değiliz, zararlı da değiliz...Parazitte beslenmeyi biliriz.
yaşamak için kan içmek, ya da insanların enerjisini çekmek zorunda değiliz.
biz besleniriz.Sizin yediğiniz yemekleri yeriz.Biz vampirler insanlar kadar çeşitliyiz…”
“- Küstüm….”
“- Neden kumpişim? ...”
“- E sen bana parazit dedin…”
“- Ben sana der miyim güzelim…Nerden çıkardın bunu? ..”
“- Biz parazitle besleniriz dedin…Benim kanımda bir gram parazit yok! ...”
“- Ben sağlıklı beslenmeden yanayım aşkım…Senin kanın gibisi yok şu yeryüzünde.Senin bülbülyuvası şöbiyet dudakların, senin tavukgöğsü göğüslerin, senin revani kalçaların, senin vezir parmağı parmakların…Sen bütün tatlılardan da tatlısın…Gönlünü kazandım mı şimdi? ...”Ayla parmağının ucunu diğer eliyle tutarak;
“- Birazcık…” dedi ve gülümsedi;
“- Lan hani senin siyah pelerinin? ..”
“- Pelerin giymek mi? hayır bunlar yalan…Fakat siyahı severiz.Siyah vampirlerin en sevdiği renktir.Işığı ve enerjiyi absortlar, etrafa yaymaz…Bizim insanlardan farkımız, iki insan arasındaki mesafe kadardır.Ben hiç kimseyi öldürmedim, kimsenin evini soymadım.Bunları yapan insanlar.Gazete haberlerini hiç mi okumuyorsun küçük hanım.Her gün binlerce insan birbirinin kanını emiyor.Bizim hakkımızda efsaneler uydurmayın çünkü o efsaneleri insanlar hak ediyor...Siz neye inanırsanız inanın, ya da ne konuşursanız konuşun ama şu gerçeği göz ardı sakın etmeyin Vampirler yaşıyorlar ve aranızdalar...Peki sen neden “vampirler.com” siteme üye oldun? ..Anlat bana! ..”
“- Bir gece yarısı uyandım.Biraz bi şeyler atıştırmak için dolaptan bi şeyler aldım ve televizyonun karşısıuna geçtim.Gece yarısı korkutucu bir vampir filmi izledim.Ay çok yakışıklıydı adam.Siyah pelerinini kıza bir doluyor ve onun boynundan ısırıyordu.Hemen merak ederek “”google”de “”vampirler”” yazdım…Senin kurmuş olduğun siteye üye oldum.İnanmıyorum fakat kanlı canlı şeyleri seviyorum.Şimdi kanlı bir biftek olacaktı ki yiyecektik.Ya da bol ketçaplı beş katlı bir hamburger..Of ki of..Canım çekti…Bİr gün bi vampİr olacağım düşüncesiyle değil, sadece bana çok ama çok asil ve mağrur geliyorlar hepsı bu…Gecelerı sevmelerİ bİle bunun için yeterli bir sebep değil mi? ..”

“- Ulan Cavit zaten delikanlı vampir, sarımsak yemez! ...Ağzın filan kokar hem biliyomusun beni öperken…Vampir diye bir olgu gerçekse, rica ediyorum ısır beni. Kesinlikle vampir hayranı bir insanım.Fakat, vampir vardır diyenlere sadece fazla film izlemişsiniz derim ben.Keşke sen gerçek vampir olsaydın....Sayende zayıflardım hııı hııı hıı… Ama vampir olduğunu iddia eden başka arkadaşlar da vardı senin sitende…”
“- Ne? ... Onlarla diyaloğa girmedin değil mi? ...Gerçek vampir olabilirler.İçlerinde iyisi de var, kötüsü de var.Kötü vampirler sana zarar verebilir…”
“- Msn adresmi verdim bile…Selçuk isminde biri var.O da kendisini vampir zannediyor. Saatlerce yazıştık…”
“- İyi halt ettin…Aldın başına şimdi belayı.Sakın bir daha onunla görüşme ve yazışma…Çok tehlikeli bir vampirdir.Aforoz edilmiştir…”
“- Ay Cavit çok kıskanç birisin….Hadi beni hamburgerciye götür artık.Parkta bankta otura otura popom acıdı ve daraltı geldi…Hem biliyon mu ilk buluşmalar pastanede olur…”
“- Tamam gidelim aşkım.Zaten her konuşma arasında yemeklerden dem vuruyorsun anladım…”- Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla” hesabı ha…Seni gidi seni seni…Nereye gidelim, bildiğin bir yer var mı? ...”
“- Ay Ortaköyden fazla uzaklaşmayalım.Eve dönüşüm zor olur sonra…”
“- Ver elini…” Ortaköy’ de bir kafeye el ele tutuşarak geldiler.Garson sordu;
“- Hoş geldiniz, buyrun ne arzu ederdiniz? ..”
“- Bana duble 3 katlı üç adet hamburger.Lütfen Ketçap, mayonezi ve soğanı bol olsun! ...”
“- Siz efendim? ..”
“- Bol salçalı sade hamburger…Soğan olmasın! ..”
“- Cavit' cim akşam olunca yarasaya filan dönüşürsen, bizim balkona uç da gel…Olur mu canım…”
“- Vampirler bir kere yarasaya dönüşmezler vapmirler gece vampir, gündüz ise insan türünde gezerler.Onlar da insan gibi duygulara sahiptir ve aşık olabilrler…”
“- Bir insan nasıl vampir olabilir Cavit? ...”
“- Birini vampire dönüştürmek için onu ısırmak lazımdır.Tabi ki nereden ısırıldığı da önemlidir.Kalbe ne kadar yakın bir yerden ısırılırsa o kadar çabuk vampire döner insan.Vapmire dönüşürken 3 gün öyle çok acı çeker ki
öldürülmesi için yalvavarır.Vampirlerlerin insanlardan farkı, hayal edemeyeceğiniz kadar güçlü, hızlı ve refleks sahibi olmalarıdır.Yeni vampir olan bir vampirin gücü en üst safhadadır çünkü kendilerini kontrol edemezler.
İnsanların içinde, toplumla bir bütün olarak yaşayabilirler.Benim gibi düzenli olarak beslenmeleri gerekir.Çünkü aç kalırlarsa, kanının kokusunu beğendiği herkese saldırabilirler…”
“- Sen ne işle uğraşıyorsun? ..”
“- Mezbahada çalışıyorum.Canlı hayvan kesimi işiyle uğraşıyorum.Taze hayvan kanıyla beslendiğim için ben zararsızım…Evimdeki derin dondurucuda,koyun kanı, öküz kanı, inek kanı, keçi kanı her türlü büyükbaş ve küçükbaş hayvan kanları mevcuttur.Geldiğinde şerefimize içebiliriz…Fakat herkes benim kadar şanslı olmayabilir! ...Nefes almadan yaşayabiliriz fakat konuşmak için nefes almamız gerekir…Bir vampir karşısındakinin insan mı vampir mi olduğunu ancak onu koklayarak anlayabililir…”
“- Ya saçma sapan konuşma Cavit...Bi gün yüce rabbim çarpar seni, ondan sonra görürsün sen vampiri yumpiri…”
“- Madem benim varlığıma inanmıyorsun, niye benim siteme aylardır girip neden yorum yazıyorsunuz küçük hanımefendi? ....”
“- Ay be aylardır Vampirlerle ilgili kitaplara ilgi duymaya başladım.Sana Anne Rice’ nin kitaplarını tavsiye ederim…Stephenie Meyer nasıl esinlenmiş, nasıl kopya çekmiş göreceksin.Bella ve Edward var ve şu an hayattalar Pandora Vittorio ve Marius da yaşıyor diyor salaklar…Ayrıca kitapta vampirlerin saçları değil gözleri renk değiştiriyor, şaçları bir önceki hayatında nasılsa vampir oluncada öyle kalıyor... Vampir olmak için bir vampirin, insanın tüm kanını emmesi ve insana da kanını sunması gerekir böylece kan yer değiştirir.Stephenie meyer okuyucuları korkutmak istememiş sanırsam…Ben bu kitapları okuduktan sonra rüyamda Massillia Roxen adında bir vampir oldum hııı hııı hıı..Ayrıcana vampirler ısırdıkları kişinin mutlu bir hayal görmesini sağlar, bu şekilde insan acı çekmez…Ay havada iyicene kararmadan ben eve gitsem iyi olacek.Eyvah ben şimdi tepeye nasıl tırmanacam Cavit? ..”
“- Dur güzelim şurdan bir taksi çevireyim…Hah bak geliyor..Taksi..Taksi..'
“- Buyrun bayım..”
“- Boş mu? ..”Taksici bir Cavit’ e bakar, bir de yanında gülümseyen Şişman Ayla’ ya;
“- Size boş da…Yanındaki tulumba tatlısı da gelecek mi? ..”
“- Asıl O’ na lazım araba..Herhalde yani..”
“- Lastiklerimi patlatır…Başka kapıya…”
“- Hay allah…İki taksi parası vereyim, lütfen yardımcı olun bayana! ...”
“- Arkadan Belediyenin kamyonu geçecek ona bindirin…”
“- Gel lan buraya Cavit! ...Tartışıp durma şu pezoyla…Ben Belediye otobüsüyle giderim.Kent kartım var…”

“- Ayla bu saate kadar nerde kaldın kızım? ..Vallahi sen benim aklımı alacan iyi mi...Evlenip gitsen de kurtulsam senden.Canıma doyurdun canıma…Senin gibi bir kız doğurcağıma, beş çocuk doğursaydım keşkem! …”
“- Aman kız anne…Kırk yılda bir birini sevdik işte…”
“- Kimmiş bu çocuk? Nerde tanıştınız, hiç anlamadım gitti…”
“- Sanal alemde tanıştık chat yaparkene…”
“- Bu sanal manal da neyin nesi kızım? …Ah sen varya, bana çok çektiriyorsun…Senin çocukların olur da, sana on kat çektirirler inşallah! ...”
“- Amin annecim! …”
“- Salak kızım…Ben sana beddua okuyorum, sen kalkmış bana “amin” diyorsun…Ay nedir benim bu kızdan çektiğim…”
“- Ha pardons o zamans…Anne…! ”
“- Ne? ..”
“- Siktirip gitsene başımdan! ..”
“- Hadi siktir git eşşoğlu beş kulak …Akşam akşam moralimi bozma benim.İşim yok da senle mi uğraşacağım.Daha yemek yapacağım birazdan baban gelecek…”
“- Darılma anne sana bi şey soracağım…”
“- Haydi sor sor! ...”
“- Orgazm ne demek? ...”
“- Sen nerden duyuyorsun böyle şeyleri be kızım? ...”
“- Gazeteci Ayşe Erman köşesinde bahsediyordu da, ondan şey ettim…Acaba vampir beni ısırsa, orgazm filan olur muyum sence? ..Ay çatlıcam merakımdan, babama mı sorsam acaba! ...”
'- Baban pek bilmez bunu, ayıp…Ben söylerim sana şimdi.Erkeğin orası, kadının burasına girdiğinde(eli ile işarek eder) kadının ilişki sırasında en zevk aldığı andır.Kendini en iyi hissettiği, en güzel anlardan biridir belki.Dünya umrunda değildir o an..”
“- Hıı hııı hııı Hııımmm. ilginç bi şeye benziyor.Peki sen çok yaşadın mı bunu? ..”
“ - Bahsedip durma kızım, baban çok pasif şu ara, eskiden daha sık yaşardım! ..”
“- Demek ki sen de ona yaşatmıyosun anne…Ben de diyorum morali niye bozuk adamın. peeh! ...Çatlicam merakımdan…”
“- Sen bir gün çatlayacaksın, çatlayacaksın amma merakından değil boğazından çatlıyacaksın! ...Genç kızken, ne doktorlar mühendisler istedi de annem vermedi! ..”
“- Benden isteseler verirdim anne! ..”

“- Git kızım kör olasıca…Aklını oğlanlarla bozdun.Evlen evlen de kurtulalık senden…Bu gidişle nah(elini mucuk işareti yapar) evlenirsin…Accık zayıfla diyet yap! ...”
“- Ne yapayım anne ya..Su içsem yarıyor, nefes alsam yarıyor...Bünye meselesi…Arkadaşım Ayşe benden çok yemek yiyor, kızın vücudu yakıyor anne…Stres yaratıp psikolojimi bozma ya…stres de kilo yapıyor…”
“- Senin bol bol meyve yemen lazım…Hep abur cubur yiyeceğine meyve ye de zayıfla! …”
“- Meyve yiyorum anne…”
“- Hani hiç yediğini görmedim! ...”
“- E Jelibon yiyorum ya! ...”
“- Salak kızım o meyve mi, şeker mi? ...”
“- Meyveli jelibon..hııı hıı hıı…”
“- Git kapının zili çalıyor, baban geldi herhalde, kapıyı aç! ..Ellerim yağlı…”
“- O….babişkom hoş geldin…” diyerek şişman babası ile göbekler ve kalçalar tokuşturulur;
“- Hoş buldik pudingim benim.Nasılsın neler yaptın evde? ...Bilgisayar da oyun mu oynadın akşama kadar yine? ..”
“- Bir oyun keşfettim babişkom çok güzel…En popüler oyun Cavit’ s tarafından piyasaya sürülen Vampires oyununun yeni versiyonu. Oyunun adı Karacaoğlan Cavit’ s Haçlı Vampirlere karşı…Oyun şövalyelerin, kralların, haçlı seferlerinin olduğu eski çağlarda geçiyor. Karacaoğlan Cavit’ s iyi yürekli bir Osmanlı vampir.Geceleri Kumpir isimli kız arkadaşına musallat olan, kötü yürekli haçlı vampirlerle savaşıyor…Vampirlerin götüne…ay pardon, köküne kazık çakıyor! ...hııı hııı hıı…Güzel mi? ..”
“- Haydi masaya geçin yemekler soğumasın! ...”
“- Ohh tarhana çorbası var.Mis gibi sarımsaklı…Kızım iç iç, can boğazdan gelir… “
“- Zaten böyle deye deye, kızını da kendin gibi şişko yaptın! ..”
“- O…hanım kızıma laf söyletmem..O benim bi tanecik tatlı kızım…”
“- Zaten hep sen şımartıyorsun bu kızı, evde kalsın da gör! ..”
“- Evde kalsın tabi..Bana baksın kızım…Ne yapacak evlenip de? ..Çamaşır bulaşık mı yıkayacak işi gücü yok da senin gibi! ..”

“- Babişkom Yemekteyiz programı başladı.Dur açayım da izleyelim.En sevdiğim televizyon programı.Geçen gün adamın biri dana rostodan bir kapama yaptı…Allah seni inandırsın parmaklarını yersin.Ben de katılmak istiyorum bu yarışmaya…”
“- Kızım sen yemek yapmayı doğru dürüst bilmezsin ki..”
“- Olsun…Ev ev dolaşıp yapılan yemekleri yerim.Bol bol puan da veririm.Bana geldiklerinde, bir sucuklu yumurta yaparım olur biter…hıı hııı hıı..Anne üç tas hoşaf içtim…ellerine sağlık senin yemeklerin de idare eder işte! ...Bundan sonra fazla sarımsak kullanma da vampirleri ürkütmeyelim..”
“- Hay bu kız aklını vampirlerle bozdu.Kızım benim akrabamın oğlu vardı ya hani Süleyman.Tanıdın mı? ...”
“- Hiç tanımaz mıyım.Küçükken futbol maçı oynardık.” Sen genişsin, kimse sana gol atamaz” diye beni hep kaleye dikerdi…Topları tutunca, sarılıp sarılıp öperdi…Pis sümüklü bir şeydi! ... Ne olmuş O ‘ na? ..”
“- Geçende gittiğimiz düğün salonunda seni görmüş çok beğenmiş.Annesine seni istetecekmiş, dünürcü gelecekler.Haberin olsun…Çocuk o kadar iyi ki evi, tertemiz yapıyo, yemek pişiriyo, ben evlerine gidince bi de kahve yapıyo…Tam sana göre… Hatice’ ye söyledim zaten, bizim kıza senin oğlanı alalım diye.Tam sana göre, sen paso yatarsın akşama kadar.Adam siler süpürür, çalışıyo da…Ohh mis hehehe…Fakat biraz değişik gibi geldi bana idare ediver canım…Bu kadar kusur kadı oğlunda da bulunur…
“- Çok komik anne…Ona gay derler.Ben orgazmı tatmak istiyorum, gençliğimin taze baharında.Hem benim sevgilim var, bu gün buluştuk…”
“- Kim kızım bu salak..Şey bu çocuk kim? ..”
“- Ay anne daha demin söyledim ya sanalda tanıştık diye..Eli kez mi söylecem..Babişko şu anneme bişey de ya…Çok üstüme üstüme geliyo! ..”
“- Yarın Hatice hanımlar oğluna seni istemeye gelecekler.Kibar davran bizi rezil etme sakın! ...Evin güzel bi tozunu al, sil süpür! ..”
“-öfff pöffff üfff…Tamam anne…” Ayla yemekten sonra, odasına çekilip hemen bilgisayarın başına geçti.Hasretle Vampirler sitesine giriş yaptı.Cavit’ in on line olduğunu gördü ve yazışmaya başladı;
“- Vampir….Kumpir geldi aşkım…”
“- Hoş geldin Kumpişim…Nerde kaldın, özlettin kendini? ..”
“- Ay hiç sorma…Senle buluştuktan sonra bahtım açıldı…”
“- Nasıl yani? ..”
“- Yarın bana dünürcü gelecekler, fakat asla…asla olmaz! .. diyecem.Benim sevgilim var diyecem.Sensiz orgazmı düşünemem! ..”
“- Ne orgazmı kumpir? ..”
“- Hadi siktir lan…Bana bilmiyormuş numarası, ayak yapma tiki….”
“- Orgazmı biliyorum da..Bizimle ne alaka şimdi, durup dururken…Saçmalama aşkım…”
“- İyi iyi… yine yedim yuttum, farzı_mahal…”Aradan yarım saat geçti, mutfakta bulaşık yıkayan annesi bağırmaya başladı;
“- Kızım..Evi süpürdün mü? ..”

“- Evet anne…”Annesi içeri salona girdi ve evin hiç süpürülmüş hali olmadığını gördü ve seslendi;
“- Hiç silinmiş, süpürülmüş ve tozu alınmış eve benzemiyo …”
“- Ay yeter… her gün, her gün sorma anne…”
“ - Çamaşırları da yıkamıştım, balkona asıver dedim asmamışsın? ..”
“- Ay unuttum anne görmedim…Aklım defter mi, hesap tutayım…Bi rahat bırak da chat yapayım aaaa…Vampire ne yazacağımı unuttum şimdi.Aklımı karıştırma.Dur şimdi de Selçuk yazıyor.Ay bu da hoş çocuk.İkisi benim için kavga edecekler ne güzel…Yarın ikisine de rendavu vereyim de benim için düello yapsınlar…Ayakta kalanla evlenirim..hııı hııı hııı..”
“- Zaten hiç bi boka yaramıyosun ki…Seni alan ancak odun kömür niyetine ısınmak için kışlık kullanır be evladım.Kim ne yapsın seni? …”
“- Öfff pöffff üfffs..Yeter artık anne, kes şu çeneni.Burama kadar geldi anne…”
Her gün çamaşır mı yıkanır.Tertemiz şeyi niye elli kere yıkayıp duruyosun anlamıyorum allam..Ne zaman elimi çamaşır sepetine atsam hep bir kez geyip çıkardığım tertemiz şeyleri buluyom…Sıkıldım artık bu evden…”
“- Ay tamam tartışmayalım pardon ben kirli sandım.Bu ne ya…Hep aynı, hep aynı…Bıktım her ikinizden de terkedicem evi de kalıcaksınız göt gibi ortada…Hiç bana yardım etmiyosun…Allahım neydi günahım? ...Günahım neydi allahım…”
“- Pencereleri kapa anne içeriye toz dolmasın! …”
“- Kızım her yer kapalı nerden toz girsin…Sen üstündekileri çıkartıp çamaşır sepetine atıyorsun.Sigara içcem diye, bütün pencereler açık bırakıyosun.Ardından ben kapatıyorum.Biraz temiz tertipli olun, her yerde toz var, ev hiç süpürülüp silinmiyo ki…”
“- Anne her gün temizliyorum bu evi yapma allaseen…Toz bu…Nasıl engel olalım? ..Henüz tozu engellemek için bi icat bulanamadı ki…Toz bu ya toz… napıyım? ..Hem ben balkon kapılarını vampirler gelir diye açık bırakıyorum…”
“- O zaman yarın dünürcüler gelinceye kadar, yerler silinip süpürülecek! ..”
“- Lan haydeee…Bak işine, ben sevgilimle konuşuyom şimdi! ..” Cavit’le saatlerce konuşan Ayla.Daha sonra sandalyesinde uyuya kaldı.Bir ara gözlerini açtı susamıştı.Dolaptan buz gibi su içip tekrar bilgisayarın başına geçti.Sitede online olan kimse yoktu.Sayfaya not bıraktı;
“- Aranızda yaşayan vampirler varsa bana, [Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] adresinden ulaşabilirler…Lütfen dalga geçmeyin ciddi bir şekilde bir vampirle konuşmaya ihtiyacım var…”Sinyali alan Selçuk msn adresine Ayla’ yı ekleyerek, Ayla ile karşılıklı yazışmaya başladılar.Ayla heyecanla;
“- Gerçekten vampir misin Selçuk lan sen? ..”
“- Evet kumpir..Ne zannettin? ..”
“- O zaman aç şu webcamını da göster vampirliğini..”
“- Biz webcamda görünmeyiz fakat sen açarsan ben seni seyredebilirim…Hadi açsana bi görelim yüzünü! ..”
“- Dur kameramı ayarlayayım iyice de net görünsün.Fakat kameraya sığmazsam haber ver…Biraz uzağa alayım.Ok mi? ..”
“- Öf…vay anasına…Bu ne güzellik Kumpir…Sen çok güzel emilirsin…”
“- Ay çok tahrik ediyorsun beni.Neremden emeceksin? ..”
“- Tabi ki kalbine en yakın bölgeden.Seni öldürmeden yaşatarak vampirella yapmak istiyorum…”
“- Ay bu site hep kendini vampir sanan manyak dolu…Sen nasıl üye oldun bu Cavit’ in kurduğu siteye? ..”
“- Yıllardır O’ nun peşindeydim.Nihayet google sayesinde O’ na ulaştım.Artık elimden kurtulamaz.O’ nun eceli ben olacağım.Peşinde bir kabus gibi dolanacağım…Onun kurduğu bu internet sitesini merceğim altına aldım aldım.Bazı vampir olmayan ve bize ilgi duyan gençler de var bu sitede.Gençler arasında yaygınlaşan bu akıma katılanlar bir gün 'vampirlerin geleceğine ve kendilerinin de vampire dönüşeceğine inanıyor. Kimliklerini deşifre etmek istemedikleri için ayinlerini de güvendikleri insanlarla, küçük gruplar halinde düzenliyorlar.
sayıları hızla ilerliyor...Üst düzey bir Emniyet yetkilisi sayesinde Satanist gruplar dağıldı. Şimdi yeni tehlike vampirist gruplar. Hareketleri inceleniyor. Kendi aralarında yaptıkları yazışmalar korkutucu boyutta. Şu ana kadar her hangi bir olaya karışmadılar fakat bunların listesini bilgisayarıma kaydettim.Bunlara istediği zevki tattıracağım.Bir gün gerçek bir vampirin kendisini ısırmasını bekleyen gençler var.ilk vampir kardeşini öldüren Adem'in büyük oğlu Kabil' dir. Ona af dilemesi istendiğinde o bu affı kabul etmedi ve kendisine kendi ırkının kanını içmek ve güneşi görememe cezası verildi. Bizim atamız Kabil' dir.Vampirler gelip bizi ısıracak diye bekliyor bu gençler. Ayin için haftada bir yalnız yaşayan bir arkadaşlarının evlerinde toplanıylar.Geçen gün beni de msn den davet ettiler.Bakırköy’ de bir evde toplanmışlar.Havanın kararması ile birlikte ışıkları söndürerek yere çizdikleri pentagram etrafına oturdular.Ayinleri iki kız, üç erkek toplam beş kişiden oluşuyordu. Her biri pentagramın bir kenarına oturdu. Sonra büyük hastanenin önündeki kan simsarlarından para karşılığı aldıkları kanları sıra ile kadehlere dökerek içtiler.Eğer kan içmemiş olsaydım, orada birkaç tanesini vampir yapmaya niyetlenmiştim.Fakat benim asıl hedefim babamın katili Cavit…Ben yıllardır dünyanın her bir köşesinde O ‘ nu ararken kendi elleriyle yerini bildirdi.Beni çok mu görmek istiyorsun? ..”
“- Ay..evet, evet, evet! ...”
“- O zaman balkon kapısını aç ve bekle…”Vakit gece yarısını çoktan geçmişti.Ayla gülerek ışıkları kapattı ve bir sigara yakıp yatağına uzandı.Kendi kendine gülerek Selçuk’ un gelmesini bekledi durdu.Aradan on dakika geçmiştiki balkondan içeri simsiyah kıyafetler içinde birisi göründü ve kaçtı.Kaçarken arkasını döndü ve kahkahayla gülmeye başladı.Karanlıkta hızla hareket eden kişinin gözlerinin içi sapsarı ve göz kenarları kan içindeydi.Siyah pelerin içinde görünmesi ile kaybolması bir oldu.Ayla şaşırmış ve şok içinde kalmıştı.Hemen bir bardak su içti ve kendi kendine söylendi;
“- Ay ben de korktum yani…Seyrettiğim filmlerin etkisinde kaldım.Halisünasyon filan görüyorum artık…Neyse yarın beni istemeye, sümüklü Süleyman ve ailesi gelecek.Uyuyup güzelleşeyim azıcık…”

“- Hoş geldin Hatice Hanım, yüzünüzü gören cennetlik.Hoş geldin Sen de oğlum…Kızım sen de Süleyman’ a hoş geldin desene, neden aval aval bakıyorsun? .. ”
“- Hoş geldiniz Hatice teyzecim, Süleyman ne haber lan...Amma da büyümüşsün, eşşek kadar adam olmuşsun görmeyeli..hıııhıı hıı…” Süleyman’ ın sırtına vurunca, genç çocuk öne doğru sendeledi;
“- Sen de fıçıya dönmüşsün ay…Özür kız…Biraz enden büyümüş, xxx large genişlemiş görünüyosun …Al bu çiçekleri sana aldım..Benle evlenir misin? ..Diycem az sonra, haberin olsun.Kahveler az şekerli olsun.Bak sakın anacım…Sakın üzerine filan tükürmeye kalkma anlarım…Saçlarının kesimi çok kötü kız...Evde kendin mi kesiyosun yoksa? ...Benle evlen sana rengarenk, değişik stilde saçlar uygularım... ”Ayla seslendi;
“- Ben deneme tahtası mıyım lan, hani bu çiçeğin yanında çikolata yok mu? ...”Ayla’ nın babası;
“- Sus kızım, çok ayıp ya…Baksana sırım gibi, kibar delikanlı.Hoş geldin Hatice hanım, hoş geldin oğlum..Buyrun şöyle salona geçin! ..”
“- Var var..Annemin poşetinde.Viskili çikolata, en pahalısından.Pelit pastanesinden aldım, hem de gümüş gondol içerisinde… Teklifimi kabul edersen, çıkarıp verecem az sonra…”Annesi Hatice hanım söylendi;
“- Al kızım sen şu çikolatayı! ..Bakma bizim deli oğlana…”Süleyman;
“- Ay anne azıcık şakalaşalık dedik şurda…”
“- Yıllar oldu görüşmeyeli Kübra hanımcım.Bir de annemin teyzesinin kızı olacaksın.Mahellemizden bir taşındınız, pir taşındınız…Eskiden mahallemizde ne güzel yaprak dolmaları, kısır yapar konu_komşu yerdik.Çoluk_çocuk cümbür cemaat sohbet ederdik. Ah…Nerde o eski günler? ..”
“- Sorma Hatice Hanım…Ramazan ayında helva karardık.Çaylar demlenir, tencere tavalarla, çalgı çalar, gece yarılarına kadar göbek atardık…”Hatice hanım seslendi;
“- E…Gelelim şimdi asıl meseleye…Geçen gün düğünde sen ortaya bir laf attın.Oğlumu kızına istedin.Şimdi de ben Kızınızı “Allahın emri, peygamberimizin kavliyle” oğluma istiyorum.Biliyorsun babamızı geçen sene çatıda televizyon antenini çevirecem derken elektrik çarptı, damdan düştü kaybettik.Hayatta bir oğlum kaldı bana yadigar.Senin kızın da kızım olur, geçinir gideriz ne dersiniz Remzi efendi? ..”
“- Ben ne diyem Hatice hanım.Nur topu gibi oğlan.Kızım isterse eğer, kardeş kardeş yatarlar, daha ne diyem…Takım elbise de pek yakışmış oğlum Süleyman fakat rengi biraz *** sarısı olmasaymış iyiymiş! ...”
“- Yok Remzi amca, kravatıma uyum sağlasın diye öyle giyindim.Kravatımın rengi kırmızı ya….Ondan! ...”
“- Kız mutfakta kahve yapa dursun.Nasıl yapacağız bu işleri? ..”Kübra hanım seslendi;
“ – Adettendir, söz yüzüğü erkek tarafından, nişan alyansları ise kız tarafından alınır. Ancak her iki merasimi de aynı gün içerisinde gerçekleştirmeyi düşünüyorsanız yüzükleri erkek tarafının alması daha uygun olacaktır.Ayrıca açmamış lale soğanı gibi kız veriyoruz! ...Bir düzine altın burma bilezik, pırlanta küpe, tek taş yüzük isteriz! ..”Süleyman ortaya söylendi;
“- Tek taşını da kendisi alsaydı bari…O zaman ben de sağ kulağımı deldirdim, bir pırlanta küpe de ben isterim! …”
“- Tamam evladım…Başka nereni deldirdiysen oraya da çengelli küpe ben alacam söz! ...”
“- Ay Remzi amca çok komiksiniz valla…Teşekkür ederim…”
“- Başımın üstünde yerin var evladım..”Kübra Hanım seslendi;

“- Söz çiçeği erkek tarafının unutmaması gereken bir detay. Gelinin annesine de ayrı bir çiçek yaptırmak hoş bir jest olacaktı. Nasıl bir çiçek yaptıracağınızı bilmiyorsanuz, kırmızı gül buketi yaptırabilirdiniz. Birbirinden güzel beyaz çiçeklerle şık bir buket de hazırlatabilirdiniz.Kız Hatice hani benim çiçeğim? ...Ayla beyaz Lale sever! .. “Bu sırada elinde kahve tepsisiyle gelen Ayla;
“- Ay benden mi bahsediyosunuz…Buyrun kahveniz Hatice teyzecim! ..”
“- Sağol yavrum Allah uzun ömürler nasip etsin! ...Kız Kübra ne yapacan çiçeği, çiçek gibi karısın zaten sen.Değil mi Remzi bey…ha ha ha..”
“- Valla çiçek mi kaktüs mü belli değil…Dili beş karış ötede! ..” Ayle tepsi elinde;
“- Buyur sende Süleyman! ..”
“- O…yok beni kandıramazsın.Ben bu bol köpüklüyü almıyacam.İçine karabiber filan atmış olabilirsin.Ben şu babana vereceğin az köpüklüyü rica edeyim….”
“- Al lan…Hangini alırsan al..”Kahvesinden bir yudum alan Süleyman acı içinde ortaya püskürür;
“- Kız bu nasıl kave! ...Kave pişirmenin de bir püf noktası var herhalde…Önce getirdiğimiz çikolatadan ikram edilir sonra hahve…
Tiryakiye yakışır bir kahve kısık ateşte 15- 20 dakika pişirilmeli, cezve sık sık ateşe sürülüp cezve şöyle(ayağa kalkıp poposunu çevirir) çevrilmeli, geri çekilmelidir. Her fincan kahve için bir kaşık kahve ve bir kaşık şeker günümüzde kural haline gelmiştir. Nasıl pişirilirse pişirilsin köpüksüz bir Türk kahvesi düşünülemez. Makinede kahve yapmayı düşünüyorsanız fincan başına iki kaşık kahve koyun.
Damat için özel bir kahve yapmak isterseniz ayrı bir fincan kahveyi şeker yerine tuzla pişirip damada sunabilirsiniz. Ancak tuzlu kahveyi karıştırıp da yanlış bir kişiye sunmamaya özen gösterin. Damat adayı bu adetten habersizse içtiğinde ya bütün davetlilere acı kahve sunduğunuzu düşünecek ya da kahveyi ister istemez içmek durumunda kalacaktır.Nasıl? ...Dersimi iyi çalışmışım değil mi? ..”
'- Hem de ne çalışma..Yemiş yutmuşsun bile! ..'
“- Ayla, kanaat getirdin mi? ..”
“- Ne kanaatı lan? ..”
“- Benimle desti izdivaç yapmaya? ..”
“-.Önce internetten ön araştırma yapıp evliliğe hazır olmam, sonra da çok… düşünmem lazım…”
“- Çok düşünme Ayla ya…Sana ne istersen alacağım söz..Pastırma, pirzola, dana gulaş, dil, böbrek, ciğer, işkembe...Söz veriyorum eve sebze namına bir şey girmeyecek…Sadece limon, marul ve domates alırız salata için..Annen söyledi sen etoburmuşsun.Bir de patates…”
“- Ne…Sen bana patates mi dedin ulan? ...Allam bi çakarım uçarsın pencereden aşşa…”Hatice hanım seslendi;
“- Kızım kahvenin üzerine şu aldığımız fındıklı lokumlardan misafirlerimize ikram etsene, ağzımız tatlansın! ..”Ayla gümüş bir tepside lokumları ikram etmeye başladı. Süleyman lokumu ısırırken ceketine lokumun pudra şekerleri döküldü; Ayla gülerek söylenmeye başladı;
“- Lan Süleyman ceketini pudralayacağına poponu pudrala da yaz günü pişik yapmasın.Çıkarsana lan şu ceketini, ben terledim senin yüzünden! ..”Hatice hanım;
“- Eh Kübra’ cım…Güzel kızımız biraz düşünsün o zaman biz kalkalım.İnşallah cevabı olumlu olur da mürrüvetlerini görürüz.Remzi bey bize de bekleriz efendim…Hadi hoşça kal güzel sürmeli kızım…”Süleyman de büyüklerin ellerini öptü ve evden ayrıldılar…Ayla onların gidişlerinin ardından, bir kova soğuk su doldurup, merdivenden aşağı döktü…Hemen koşturarak odasına çekildi bilgisayarı açtı.

Heyecanla hemen Vampirler.com uzantılı siteye girdi.Fakat o da ne! …Site Hackerlar tarafından hacklanmıştı.Üzerinde Siyah pelerin resmi olan, gözlerinden sarı ışıklar saçan, sivri dişlerinden kanlar sızan bir vampir, sırtı dönük şişman bir kızın kanını emmiş sinsice gülüyordu.Resmin altında da bir yazı vardı “ Hesap Zamanı Yaklaştı…”Ayla içinden seslendi;
“- Aman tanrım! ...Bu benim dün gece hayalimde gördüğüm Vampire ne kadar da çok benziyor…Of…pufff…Şimdi ben nasıl vakit geçireceğim ya…Msn’ mi açayım bari birileriyle sohbet edeyim.Off…püüff…Görünürde kimseler yok.Güzellik uykusuna yatayım en iyisi…”
İşte tam bu saatlerde Bakırköy’ de tarihi, harabe haline gelmiş boş bir kilisede, Selçuk ve internet sitesine kayıtlı beş şişman genç toplanmıştı.Siyah yağlı boya ile daire çizildi ve etrafında Vampir çağırma seansı yapmaya başladılar.Kullandıkları esrar maddesinin etkisiyle kafaları iyice dumanlanmış, ellerinde kan dolu kadehlerini birazdan içmeye hazırlanıyordu ki, Selçuk bir anda siyah pelerinin içinde hızla dönerek dairenin ortasına geçti.Elini Nazlı’ ya doğru uzattı.Nazlı elini verdiğinde Selçuk hızla şişman kızı kendine doğru çekti.Göz göze geldiler ve tango yapmaya başladılar.Selçuk kızın eteklerini kaldırdı, elleriyle okşamaya başladı.Bu durumdan oldukça zevk elan nazlı birkaç kez ardışık bir şekilde gözlerini kırptı.Ekseriyetle şaşkınlık ya da korku dakikasında olan insanlarda görüldüğü gibi, ağzı yamuk sayılabilecek bir açıyla açık kalmıştı.
Selçuk elini usulca pantalonunun önüne soktu.Sanki içindekinden emin olmak istercesine önünü yokladı.Diğer gençler olanlara coşku içinde ve ıslıkla karşılık veriyorlardı.Nazlı’ nın aklı hala omzunu sımsıkı kavrayan, sadece el kısmını gösterseler ayı pençesi diye yemin bile edebileceği çam kütüğü kalınlığında ki koldaydı.Kendini kuşatılmış gibi hissetti.Kafasını kaldırıp tekrar Selçuk’ un gözlerine baktı.Gözlerinin içindeki karanlık bir mağaradan uçuşan vahşi yarasaları anlatacak bir kelimesi, bir mazereti yoktu...
Selçuk gür bir sesle;
“ _Ne oldu güzelim birini mi arıyorsun? ...Bir ihtiyacın varsa sıkılma söyle! ...”
“- Yok, sadece başımın ağrıdığını hissettim.Gözbebeklerinin içinde sanki bir mezarlık var.Ben geniş yeşil bir tabutun içine, üzerimde beyaz kanlı bir elbiseyle yatıp uzanmışım.Etrafımda çocuklar halay çekiyorlardı…” dedi.Önce zevk duyarak dans ettiği adamın bakışlarından, sonradan korkar olmuştu.Dans ederken her gözlerinin içine baktığında içi ürperiyordu.Sanki görünmeyen bir el onu sımsıkı bağlamış, istese de bağlarındançözülmüyordu.Bir yanı pencereden rengarenk bir uçurtma gibi sarkarken, diğer yanı Selçuk’ un bakışlarına çakılı kalıyor, asıldığı yerden yüz yıldır oynatılmayan bir antika tablo gibi öylece duruyordu.Selçuk yavaşça sivri dişlerini çıkardı ve Nazlı’ nın boynundan ısırarak kanını emmeye başladı.Camlar buğulandı, görüntü bulanıktı artık.İnsanlar ebru sanatının figürleri bibi yayvan, seçilemeyecek kadar şekilsizdi.Haykırmaya başladı, tahammül edemiyordu bu görüntü kayganlığına, parmakları kilitlenip kalakaldı.Şimdi sadece kan damlalarının çizdiği esrarengiz yollar vardı.Seç, beğen, takip et...Selçuk kahkaha atarak dudağındaki kanları koluyla sildi ve seslendi;

“- Kanın çok lezzetliydi…Masallar diyarına gideceksin büyümüş tombul kız..Güle güle…” dedi ve kollarından bıraktı.Nazlı olduğu yere yığılıp kalmıştı.Olanları kafası dumanlı bir şekilde neşe içinde ve hayretle izleyen diğer gençler.Gördüklerine inanamıyorlardı.Koray ismindeki genç şişman çocuk, hemen Nazlı’ nın yanına koştu;
“- Uyan artık Nazlı…Vallahi süper bir ikiliydiniz.Kız sen ne güzel rol yapıyordun öyle…Kırk yıllık oyunculara taş çıkartırsın…E hadi kalk artık! ...Bırak bu numaraları anam, bize sökmez…” Kız cevap vermeyince Koray şüphelenmeye başladı ve nabzını kontrol etti ve korku içinde sadece;
“- Arkadaşlar Nazlı ölmüş…” diye bağırabildi.
Emniyet ekibi geldiğinde, Metruk kilisenin yanındaki bankta, yaşlı, sefil bir adam oturuyordu.Bir yanında şişirilmemiş balonlar,diğer yanında balonlardan yapılmış rengarenk çiçekler vardı.Seslendi;
“- İşte şu içeride kilisenin tam ortasında beş tane şişko genç üst üste sıralanmış yatıyor.Ya bıcakla veya şişlenerek öldürülmüş amirim…Vallahi benim hiç suçum yok.Ben evsiz barksız garip biriyim.Akşamları bu kilisede yatar kalkarım.Geçimimi bebelere balon satarak sağlarım…Gece karanlıkta fark etmedim öldüklerini.Sabah olunca bir baktım, şu yuvarlak çizgi içinde gepegencecik beş çocuk cesedi.Yuvarlak çizgi içi kan gölü.Na bak…Kan sızıntıları yuvarlağı terk etmemiş…”
“- Tamam…Haber verdiğin için teşekkür ederiz.Biz olay mahallini araştıracağız, sen bir yere kaybolma! ...Emniyette yazılı ifadeni alacağız! ..”
“- Tamam amirim…Elimden gelen neyse yardımcı olurum…”Emniyetten gelen ekip kendi aralarında konuşmaya başladı;
“- Amirim bunların kimi boynundan, kimi kafasından, sanıyorum köpek tarafından ısırılmış.Baksanıza iki derin köpek dişi izleri…Hep aynı mesafeden, aynı açıdan sivri diş izleri var…”
“- Etrafta kan dolu kadehler ve hastaneden alınmış kan poşetleri…Hemen salya örnekleri alınsın.Kadehlerdeki parmak izlerini ve kanın hangi hastaneden satın alındığı araştırılsın.Sanırım bunlar satanist ayin düzenleyen beş şişman kafadarlar.Bunları kimin öldürdüğünü bulmalıyız.Gerekirse aileleriyle görüşün ve bilgisayarlarını inceleyin! ..”Genç polis memuru;
“- Sakın vampirler filan olmasın? ..”
“- Kes sesini be…Öyle boş hurafelere inanıp da dalga geçmeyin.Şimdi şakanın sırası değil.İşinizi biraz ciddiye alın! ..Burada beş genç öldürülmüş ve biz olayın peşini bırakmayacağız..Katil veya katillerin sonuna kadar peşinde olacağız, tamam mı? ..”
Remzi bey evin kapısından çıkarken içindeki şenlik çocuklarınınkine eş değerdeydi.Bahçe kapısını kapatırken, yeni aşıklar gibi balkondan el sallayan karısına bakmayı da unutmadı.Tam bu sırada iki polis memuru yanına yaklaştı;
“- Kumpiri arıyoruz.Telekom internet servisinden aldığımız adrese göre, adres bu adres.Siz burada mı oturuyorsunuz acaba? ..”
“- Evet burada oturuyorum evladım da, Kumpir diye biri yok ki benim evimde…”
“- Sizin kızınız var mı bayım? ..”
“- Evet var fakat ismi Kumpir değil Ayla…”
“- Bilgisayarın IP numaralı kodu, bu adresle uyuşuyor.Sizin kızınızın rumuzu Kumpir…İsmi Ayla olabilir önemli değil.Kızınızla çok acil görüşmemiz gerekiyor! ..”
“- Tamam buyrun eve geçelim…”Remzi bey balkondan olayları şaşkınlık içerisinde seyreden karısına seslendi;
“- Hanım…Kapıyı aç! ...”Kübra hanım kapıyı açtı ve sordu;
“- Buyrun polis bey, hoş geldiniz evladım bir durum mu var? ..”
“- Kızınızla acilen konuşmamız lazım.O’ nun bilgilerini almak için şubeye götüreceğiz…”
“- Ay…Olay ne evladım.Benim kızım fazla evden çıkmaz ki...Akşama kadar bilgisayarının başında.Hatta klozetini bile bilgisayarın önünde, sandalye niyetine kullanır! ..Hiç suç işleyeceğini sanmıyorum.İftiradır…”
“- Kızınız suç işlememiş bayan.Sadece dün öldürülen beş şişman genç vardı ya…Siz hiç televizyon seyredip, gazete okumaz mısınız? ...İstanbul bu olayla çalkalanıyor! ...”
“- Televizyonda hep yemekteyiz programı ve Yemek tarifi programı izleriz.Bizim aldığımız gazedede, cinayet haberleri pek olmaz evladım, biz ailecek hep magazin okuruz..…Bizim kızla ne alaka şimdi bunlar? ..”

“- Sizin kız oturduğu yerden internetten, dolaylı yoldan suça karışmış olabilir! …Kızınızla acil konuşsak iyi olur…”
“- Bilmem ki Memur bey…Kızım şimdi uyuyor.Erken kalkınca çok sinirli olur yalnız.Yalnış bi şey söylerse kızmayın ağabeyleri ya…Olur mu? ..”
Kübra hanım Ayla’ nın yatağının kenarına gelerek eliyle dürterek uyandırmaya çalıştı;
“- Hor…Hor…Ne var anne ya? ...Saat kaç? ..”
“- Saati neden soruyorsun kızım, sanki işe gidecekmiş gibi? …Saat 9.30 kalk artık uyan güneş doğdu bak! ..”
“- Ay anne, sen benim 11.00 dan önce uyandığımı gördün mi hiç? ...Sana kaç kez söylecem ya, ben erken kalkınca bi tuhaf oluyom…Kafama ağrılar giriyo, vücudum dökülüyo diyom sana anne ya…hor…hor…”
“- Kızım kalk iki tane polis memuru geldi.Sana bi şey soracaklarmış…Sana hep söyledim şu internete fazla dalma diye! ..Kör olasıca kalk çabuk, üzerine bi şeyler giyin de salona gel! ...…”
“- Ne polisi anne ya…yakışıklılar mı bari, beni istemeye annesi de gelmiş mi? ..”
“- Kızım hayal kurup durma yine kalk giyin, adamlara ayıp olmasın.Sen de Emniyete gidecekmişsin…”Ayla esneye esneye üzerini değiştirdi ve salona geçti. Dudaklarını büzdü ve kirpiklerini titreştirdi.Bir assolist havasıyla;
“- Buyrun polis beyler, huzurlarınızda ben Ayla…”Bunu gören annesi;
“- Kızım sahneye çıkacakmış gibi ne bu elbise incecik böyle, Emniyete gideceksin salak şey! ...”
“- Ay anne sen her şeye dana rosto olma.Ben nerde ne giyileceğini iyi bilirim…”
“- Belli oluyor…Hem ona “maydanoz olma” derler…”
“- Peki peki anladık..Her şeyi sen bilirsin…Peki peki anladık her şeyden en anlarısın…Sen neymişsin be anne..Aaaa Aaaaa…”diye dans etmeye başladı.Polis memurları birbirine bakarak güldü;
“- Kumpir siz misiniz sayın bayan? ..”
“- Evet benim rumuzum Kumpir…İsmim Ayla, otuzbeşe bakla…Neden sordunuz, ne hakla? ..Modemlerim kapalı, sinyal yok.Çevrim içi değilim şu an…”
“- Siz sanırım vampirler.com sitesine üyesiniz.Zaten bu site yöneticisi admin, herkesi sitesine üye yapmamış.Üye olanların hepsi sizin gibi şişman kişiler…”
“- Ay benim nerem şişman.Ben balık etliyim…Lütfen hakaret etmeyin, edecekseniz defolup gidin bu siteden.Pardon bu evden…Hem sizin arama belgeniz var mı? ..”
“- Neyi arayacağız bayan? ..”
“- Vücudumun her yerini…”
“- Yok yok…Hadi bizle gelin Emniyete bi zahmet.orada ifade vereceksiniz..”
“- Ay bi Dakka, şu valizimi de alayım geliyorum.Ok mi? ..”Remzi efendi seslendi;
“- Polis bey ben de geleyim mi evladım? ..”
“- Arabada yer kalmadı bey amca.Polis aracımız beş kişilik.Maşallah kızınız üç kişi, ikide biz etti beş..Hem korkacak bir şey yok.Biz ifadesini alır, tekrar emanetinizi size teslim ederiz…Meraklanmayın…”Ayla Arabada giderken polislere sordu;
“- Sizin evinizde PC var mı? ..”Genç polis memuru seslendi;
“-Ben kedilerden nefret ederim…”
“- Ay sen de mi Süleyman gibisin? ...O da kızlarla yatmaktan nefret ediyormuş.Evlenince kardeş kardeş yatacakmışız..”
“- Ne Süleyman’ ı bayan…”Arkadaşı polis memuruna dönerek; ”- Ne diyo bu ya…”
“- Pisi dediği Bilgisayarınız var mı diyor? ...”
“- Aaaa Ben de kedi anladım.Yok bilgisayarım Kumpir hanım…”Diğer polis memuru seslendi;

“- Benim laptopum var.İnternete de bağlandım.”
“- Bekarsan, mesene adresini yazıp versene! ...”
“- Ok.bakarız.Yalnız tipim değilsin.Ben sarışın ve zayıf kızlardan hoşlanırım affedersin! ..”
“- Olsun ben sana sanal alemden çiçek gönderirim veya öpücük! ...Köküne para mı sayıyom lan polis bey…. Aktarımı başlatmak için çift tıklarsın.
Kabul etmek için (Alt+C) , farklı kaydetmek için(Alt+F) , beni reddetmek için (Alt+D) tuşlarına basarsın olur biter…”
Emniyetten içeri girdiklerinde Ayla’ yı bir odaya aldılar.Odanın içerisi karanlık, sadece kısık bir ışık vardı.Ortada bir masa ve yanında sivil ekipler ayakta bekleşiyordu.Masanın yanındaki sandalyede Cavit’ in oturduğunu gören Ayla;
“- Vampir…Aşkım sen ne yapıyorsun burada? ...”
“- Kumpirim seni de mi yakaladılar. Benim sitenin fahri üyelerinden Vambinella, z@mping, darklife, sumo, xxxbolibob rumuzlu arkadaşlarımız öldürülmüş.Bakırköy’ de eski bir kilisede ölüleri bulunmuş.Polis beni yaka paça buraya getirdi ve beni tutukladılar.İnan ben masumum, hiçbir şey yapmadım…”
“- Ay iyikine o gece beni istemeye geldiler lan…Selçuk beni de davet etmişti o kilisiye.Ben de dünürcüler gelecek diye gitmemiştim.Hem nasıl gideyim aşkım çok uzak ya…Ortaköy’ de filan olsaydı gider gelirdim…”
“- İnanın amir bey bu olayların tek suçlusu Selçuk! ...O çok tehlikeli bir vampirdir.Babasını gümüş kurşunla yok ettiğimden beri benim peşimde…”
“- Ne…Sen başka birini daha mı öldürdün.Suçu kendi ağzınla söyledin.Tutuklusun….Bu suçu işlediğinde kaç yaşındaydın? ...”
“- Ben bu suçu 100 yıl evvel işledim.Artık miadı doldu…”
“- Bana bak…Bizim aklımızla dalga geçme,suratını dağıtırım senin…Sen şimdi kaç yaşındasın? ...”
“- 120 yaşındayım amirim..”Ayla seslendi;
“- Hıı..hıı..hı…Ay bu deli gerçekten.Siktir lan…Ay Valla Yapmış da olabilir ha…Kendini vampir sanıyordu, şimdi de kalkmış 120 yaşındayım filan…Aaa bir yaşıma daha girdim.N’oluyo dimi yani polis bey? ...Şey…”
“- Siz bu adamı nerden tanıyorsunuz kübik hanım? ..”
“- Ortaköy parkı’ ndan…Şey yani internette O’ nun sitesine üye olmuştum da ordan…Altı aydır filan çetleşiyoz…Bir kez de buluşmuştuk Ortaköy Parkı’ nda hepsi o….”
“- Ya inanın bana doğru söylüyorum.Ben de bir vampirim.Biz her beş yılda ihtiyarlarız. Sizin bir yılınız bizim beş yılımıza bedeldir.Ben şu an yirmidört yaşındayım fakat sizin yaşınızla beş ile çarp 120 yaşındayım.Ben iyi bir vampirim.Vampirizm sitemize meraklı çok genç var.Kan içmenin beslenmedeki önemi, vampirler seks yapar mı gibi konuları tartışıyorlar. En popüler başlıklardan biri de “Alacakaranlık” filminden olsa gerek, sevgiliniz vampir çıksa ne yaparsınız sorusu…” Ayla söze girdi;
“- Ben bir Türk Vampirella olmak isterdim.Benim sevgilim vampir olsa, ona Kızılay’dan kan toplardım. Hem böylece kan emmek için gözü dışarıya kaymazdı.Hijyenlik açısından kan alacağım kişileri önceden test filan ettirirdim.Bakarsınız aids filan çıkar değil mi amir bey? ... Ayrıca hastane temiz ve steril mi çok dikkat ederdim.Çoğu hastanelerimiz bakteri çöplüğüne döndü alam…Geçen gün İzmir Tepecikte bir doğum hastanesinde kaç tane çocuk öldü fırt çıktı…pırttt gitti…Değil mi amir bey? ...”

“- Ya iki de bir bana soru sormayın hanfendi.Soruları burada ben sorarım! ...”
“- Oki oki…Sustum çevrimdışıyım…”
“- E hade devam et bakalım şu vampir hikayene.Konuşmazsan konuşturmasını biliriz.İtiraf et bu gençleri öldürdüğüne de biz de kurtulalım sen de kurtul! ...”
“- Ben öldürdüm dersem kaç yıl hapis yatarım? ...”
“- İnsan hakları yönünden idam cezası kaldırıldığına göre Müebbet cezası alırsın.O da en az otuz yıl eder….”Cavit şöyle bir düşündü;
“- Sizin otuz yılınız benim altı yılım eder.Şimdi yirmidört yaşındayım altı yıl sonra otuz yaşında genç bir delikanlı olarak çıkacağım..Resti görüyorum ve kabul ediyorum…Evet ben öldürdüm.Fakat bundan sonra öleceklerin isim listesi Selçuk’ ta var.En son beni öldürmek için gelecektir.Kumpirim sen de kendine dikkat et! ...Sana bi şey olmasını istemem…”Ayle üzgün ifadeyle seslendi;
“- Ay sen burada mı kalıyosun…Hapse girince adresini yaz aşkım.Bayrampaşa’ da kapandı gerçi ama Silivri’ ye seni ziyarete gelirim.Cezaevinde internet filan var mı amirim? ...”
“- Ne interneti kızım.Hapse seni atmak lazım asıl.Cezaevinden çıkarken manken gibi çıkarsın! ..ha ha ha..”
“- Durun amirim! ...Benim anlatacaklarımı can kulağı ile dinleyin şaka değil…”
“- Anlat dinliyoruz.Söylediklerinin hepsi kayıt altına alınacaktır…”
' - 1859 yılının aralık ayında, ben dünyaya geldim.Bu arada burcum da yay burcudur…Vampir babam Hamido, Menteşeoğullarının evde kalmış şişman kızı Zeynep’ e ilk görüşte aşık oluyor.Babasına kırk deve vererek annem Zeynep’ le evleniyorlar.Ben dünyaya geliyorum.Ben yirmi yaşına girinceye kadar babamın vampir olduğunu bilmiyordum.Babam beni, kanla beslerdi.Kestiği hayvanların dalağını ve ciğerini hep bana yedirirdi.Bizler su yerine kan içeriz.Eğer kan içmezsek, gündüz güneş ışığı bizi yakar ve kör eder.Beni çok iyi bir vampir olarak yetiştirdi.Bende geceleri akıl almaz değişiklikler oluşmaya başlamıştı.Kimseye zarar vermemek için geceleri koyunlarımızın kanını emiyordum.Bir gece babama sorduğumda, atalarımızın kökünün ta..Babil’ lilere kadar uzandığını öğrendim. Babamın kan davalısı, haçlı seferlerinden kalma Roman vampir Mahmut, babamın izini buldu.Babamdan intikam almak için annemi kaçırıp kanını emdi..Zavallı annecim daha babamın ve benim vampir olduğumuzu öğrenemeden öldü.Eğer kalbine yakın bir yerden ısırsaydı Vampirella olur üçyüz-üçyüzelli yıl yaşardı.Öyle bir yerden ısırmış ki orospu çocuğu kadıncağızda kan kalmamış.Annemin öldüğünü görünce babamla birlikte Roman Mahmut’ un peşine düştük ve onu dere boyunda kıstırdık...”
“- Oğlum sen bunları anana yuttur.Nerden uyduruyorsun bu kadar yalanı, bravo doğrusu.Çok korku filmi izliyorsun galiba sen? …Yeni nesil çok tehlikeli olmaya başladı arkadaşlar…Münevver cinayeti gibi bir cinayet hayatımda görmedim.Onun faili yakalanmadı, şimdi bir de vampir hikayeleri ile uğraş dur…Eeeee devam et bakalım! ..”Bu sırada bir polis içeriye girdi ve Emniyet amirine;
“- Sayın amirim, bu olaya benzer başka bir olay daha vuku buldu.Yine aynı siteye üye iki şişman kızın boyunlarında köpek dişi izi bulundu.Acil sizi olay yerine çağırıyorlar…”Cavit seslendi;
“- Ben size söylemiştim sayın amirim.Ben bu olayda masumum.Ben burada sizin yanınızdayken, dışarıda aynı suç tekrar işleniyor.Beni tautuklamanız için hiç bir delil ve kanıt yok ortada.Selçuk' u yakalamak için benimle işbirliği içinde olmanız gerekiyor malesef...'

“- Vampir olduğunu kanıtla, seni hemen serbest bırakcağım.Hadi bakalım ispatla, delil göster, bir şeyler yap! ...”
“- Bana bir ayna getirin! ...Veya durun şu yan taraftaki aynalı odaya biri geçsin ve beni seyretsin.Beni görebilicek mi bakalım? ...”Komiser emretti;
“- Memur bey, geç şu yan taraftaki aynalı odaya ve bizi seyret! ...Dedikleri kadar var mı bakalım göreceğiz…”Polis memuru koşarak yan taraftaki odaya girdi.Aynadan sorgu odasına baktığında Cavit hariç herkes net bir şekilde görünüyordu.Koşarak heyecanla tekrar sorgu odasına geçti;
“- Sayın amirim bir gariplik var, siz de geçip bir baksanız...Bu genç ortalıkda gözükmüyor! ..En geniş ve net bir şekilde Ayla hanım görünüyor….”Ayla saçlarından bir tutamı eliyle oynamaya başladı;
“- Ay çok mersi poliscim..hııı hıı..” diye gülümsedi.
Baş komiser aynalı odaya girdi ve içeriyi gözlediğinde, genç çocuğun anlattıklarının doğru çıktığını gördü;
“- Bana küçük bir el aynası daha getirin! ...”El aynasını Cavit’ e doğru tuttuğunda yine görünmediğini fark etti.Heyecanla;
“- Evladım bu nasıl oluyor, bir illizyonist oyunu mu yoksa? ..”
“- Biz vampirler ruhsuz yaratıklar olduğumuz için aynada görünmeyiz sayın amirim...Aslında görünürüz de insanlar bizi göremez.Durun..sessiz olun! ...Dışarıda bir vampir kokusu alıyorum.Selçuk karakolun yan taraflarında bana yaptıklarınıza, kıs kıs gülüyor olmalı…”
“- Görevliler bu çocuk kimin nesi, ailesi filan yok mu? ..”
“- İnternet adresindeki evinden getirdik sayın amirim.Bilgisayarına el konuldu.Yakalandığında kimliksizdi.Hayatı boyunca hiç kimlik çıkarmadığını söyledi.Tek başına, etrafı yüksek duvarlarla çevrili, bahçeli, ilginç bir evde yaşıyordu.Evin Hiç penceresi yoktu, sadece hamamlardaki gibi üstten yuvarlak bir havalandırma penceresi mevcuttu. Evdeki bütün eşyaları siyah renkteydi.Hatta buzdolabı bile siyahtı.Dolabın içinde kan şişeleri mevcuttu…”
“- Evladım senin vesikan yok mu? ...Kimliksiz dolaşma! ..Şunun resmini çekin de arşive geçelim…”Bir fotoğraf makinesı ile resmini çeken arşiv görevlisi, Cavit’ in resminin çıkmadığını, çektiği bütün filmlerin yandığını şaşkınlıkla söyledi.
“- Boşuna resmimi çekmeyin çıkmaz…”Ayla seslendi;
“- Fakat ben Selçuk’ un resmini görmüştüm internette, senin Hackerlenen sayfanda.O da vampir olduğunu söylüyordu cicim….”
“- Dikkatle bakarsan O resim kendi elliyle çizdiği resimdi.Fotoğraf değildi küçük hanım! ...”
“- Ay bütün resimleri yaktın hayatım….”
“- Benim doğduğum zamanda kimlik yoktu amirim…Sonradan çıktı bu tür şeyler.Ben Osmanlı imparatorluğundan kalmayım…Kurtuluş savaşını, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunu, inkilapları gördüm ve yaşadım.Savaş yıllarında çok düşmanın kanını içtim.Siz daha dünkü çocuksunuz! ..Babam Selçuklu devleti zamanında yaşamış bir vampirdi.Bana savaş anılarını anlatır dururdu.Bu Vampir Selçuk’ un babası da Selçuklulardan kalma vampir olduğu için, oğlunun adını Selçuk koymuş…Dere kenarında Selçuk’ un babası Roman Mahmut’ u kıstırınca babamla ikisi büyük bir kavgaya tutuştular.Ortada kan davası vardı.Babam Mahmut’ un kız kardeşini ısırmış, Mahmut’ da annemi ısırmış…Gümüş hançerler çekildi.Babam kavga sırasında hançerini yere düşürdü, Mahmut babamın üzerinde hançerini kaldırdı tam babamın kalbine sokuyordu ki ben yetiştim…Uzun gümüş kılıcımı kınından çektim.Yerde yüz üstü babamın üzerine çullanmış yatan Mahmut’ un sırtının sol kenarından, kalbine doğru hedef alarak sapladım.Kılıçı o kadar derin saplamışım ki, Mahmut’ un kalbini delip geçen kılıç yanlışlıkla yerde yüz üstü yatan babamın kalbini de delip geçmiş…Her ikisi de şekil değiştirerek acı içinde kıvrandı ve yok oldular…Afedersiniz istemeyerek babamı da ben öldürdüm.Cezam neyse razıyım.Kanuni haklarımı biliyorum ve hemen barodan bir avukat tahsis etmenizi istiyorum.Malumunuz veçile zaman aşımına uğradı dosyalarım ve ilk duruşmada serbest kalırım…ha ha ha…Bana müsade çok konuştuk.Buradan yanık kokuları alıyorum… ”Cahit hızla ve ani bir atakla, polisin elindeki silahı kaptı.Baş komiseri tehdit ederek kapıyı açmasını ve Kumpir haricindekileri kelepçelemesini istedi.Baş komiser istemeye istemeye söylenenleri yaptı.Cahit en son kelepçeyi komisere taktı.Kumpiri de yanına alarak odadan hızla silahla dışarıya çıktılar;

“- Ay başım döndü…Tıpkı macera filmlerindeki gibiydi.Lan beni nereye kaçıracaksın Vampir.Lütfen tırla kaçır…Polis aracına zor sığıyorum…hııı hııı…”
“- Sana damperli kamyon ayarlarım Kumpirim…Seni Vampire yarasaya yem etmeyeceğim.Hayatını kurtarıyorum senin, anla be artık güzelim…”
“- Nereye gidiyoruz Cavit’ im…”
“- En yakındaki internet Cafeye…Çabuk bir internet kafe bulmalıyız! ...”
“- Ne yapacan Cafede lan? ...Yoksa ay başı geldi de bana pasta, börek, çay mı ısmarlıycan? ...”
“- Benim hackerlanan siteme üye olanların bir kopyasını, başka bir sisteme yapıştırmıştım.Üye olanları teker teker ısırıyor bu Selçuk denen müsvette.Şimdi ölüm listesinde kim var ona bakacağım…”Hemen koşarak bir internet Cafeye girdiler ve bilgisayın tuşlarına dokunmaya başladı.Bir de karşılarında ne görsünler öleceklerin listesinde sırada Kumpir yazılıydı;
“- Senin peşinde…”
“_ Ay imdat…Kurtar beni Cavit ne olursun.Daha orgazmı bile tatmadan, genç yaşımda ölmek istemiyorum…”
“- Dur Kumpirim sessiz ol azıcık…Yakınlarda bir yerde, vampir kokusu alıyorum…”
“- Ha..ha..ha…ha…Beni mi aradınız sayın by Vampir? ...Senin en sevdiğin Havva kızı Kübik Kumpiri elinden alacağım, seni de cehenneme postalayacağım…”
“- Pis Selçuk, hain Selçuk.Sana kendimi asla teslim etmeyeceğim…Ben Cavit’ i seviyorum.Biraz geç de olsa bunu anladım.Defol git ve bizi hayallerimizle baş başa bırakınız lütfen…”
“- N’ ayır..N’ olamaz…Seni kimselere yar etmeyeceğim.Benim Vampirellam olacaksın! ...”
“- Hayır…”
“- N’evet…”
“- Hayır…”
“- N’ evet diyorum sana kaltak! ...”
“- Lan bak bavulumda sarımsak var hıyar... Daha fazla yaklaşma! …” Selçuk hızlı bir refleksle Ayla’ yı yakaladı ve kendine doğru çekti.Burnuyla göğüslerini kokladı ve nefesini içine çekti.Müzik kumbarasına metal para attı ve Kolbastı çalmaya başladı…İnternet Cafedekiler korku içinde dışarıya kaçmaya başladılar.Ayla;
“- Ay lütfen Selçuk beni bırak…Bak demedi deme domuz gribine yakalandım, hem benim damarlarımdaki yağ oranı çok yüksek, şekerim var ve üstüne üstlük anemi hastasıyım…” Cavit seslendi;
“- Ayla sen bana bunları daha önce anlatmamıştın aşkım.Şeker hastası ve anemi olan birinin çocuk doğurması çok risklidir! ..”Ayle göz kırptı;
“- Alyuvarlarımın sayıca azalması, yetersiz hemoglobin içermesiyle ortaya çıkan bu hastalığım çok bulaşıcıdır.Ay katalepsi oldum sayenizde Selçuk bey, kendiliğinden hareket etme yeteneğimi yitirdim…Duruşumun şeklini azıcık değiştir, arkama geçtin edilgen durumdayım, on puanı aldın yani…Ay yeter… Ellerimi ve bacaklarımı oynatamıyorum sayenizde…Göğüs kaslarımı rahat bırak bari de biraz nefes alalım bari..Hani diyorum…”
“- Aslında senin çene kaslarını katelepsi yapmam lazım..Fakat konuş, ölmeden önce içini dök de rahatla güzelim.Seni Vampirella yapmaktan vaz geçtim.Senin boynundan ısırıp, canını alacağım…Seni Cavit’ e yar etmeyeceğim.Sıra O’ na da gelecek..”
“- Ay anlaşıldı bunun niyeti Cavit…Bu psikomotor hastalığına tutulmuş, kafa karışıklığına ve insanların vaktinden önce kefen giymesine dair ciddi bir analiz ve hayal gücü üretmemize yardımcı oluyo… Ortaçağ Karanlığında, bu tür belirtiler gösteren insanlardan halk çok korkardı.Onları diri diri tabuta çivileyip gömerlermiş...”
“- Sen nerden biliyosun bunları, ortaçağda hiç yaşamadın ki…”

“- İnternet arama motorundan…Bu hastalıklar gibi bir çok başka kan hastalıkları ya da fiziksel veya mental rahatsızlık gösteren insanlar vampir veya şeytan özelliklerine sahip oldukları için yargılandılar. Derisi bozulan veya gitgide çirkinleşenlerin de ilkel insanlar tarafından vampir olduklarına inanılır ve meydanlarda gümüş kazığa çakılırmış.Tabutlarını her zaman giyimli olarak terk eden vampirlerin, yanaklarında ve burunlarındaki çürümelerle oluşan hafif çukurluklar dışında aslında pek de ilgi çekici tarafları yokmuş canım… Hatta köpek dişlerinin uzaması gibi en belirgin vampir özelliği bile Türkiye’ de Roman vampirlerin sivri dişleri, altın kaplamalı diş olarak görülmüştür velhasıl kelam nokta…Aç lan Selçuk şu ağzını anacım…Senin sivri dişlerinde altın kaplama var sanırım.Romanlık var mı sende? ...”
“- Evet var, soyumla da gurur duyuyorum! ...”
“- Kumbaraya jeton atın lan o zaman.Bu Romanların kırmızıyı neden sevdiklerini şimdi çaktım…Çalın bi Roman havası da Selçuk’ la karşılıklı göbek atalım…”İnternet Cafenin sahibi Kibariye’ den “- İllede Roman olsun” şarkısını çalmaya başladı.Selçuk oyun havasını duyunca Ayla’ nın gizli bağlarını çözdü.Başladılar karşılıklı göbek atmaya.”- Kırmızıyı severler…Etsiz yemek yemezler..Romanlar böyledirler…Çalgısız yaşayamaz ölürler…”Oyun sırasında Ayla, çaktırmadan çantasını açtı ve bir şişe dolu suyu Selçuk’ un yüzüne fırlattı.Ardından sarımsakları yüzüne doğru tuttu;
“- Yandım anam…Of..Yüzüm yanıyor.Öf…pis sarımsak kokusu.Seni kaltak bunu sana ödeteceğim.Bu ne suyu kezzap mı attığın? ..”
“- Kezzap sana etki etmez, bu Zemzem suyu…Şüphelerim vardı, şimdi dağıldı. Demek ki sen gerçek bir vampirsin Eyvah imdat! ...Kurtarın beni bu adamdan…”
“- Selçuk sinirli bir şekilde tam Ayla’ nın boynuna dişlerini geçirmişti ki Cavit hızlı bir refleksle yüzü yanan Selçuk’ un yüzüne yumruğunu patlattı.Büyük bir kavgaya tutuştular.Kavga sırasında ağır bir darbe alan Cavit yere düştü ve sendeledi.Tam Cavit’ in üzerine saldıracağı sırada, olay yerine koşarak gelen başkomiser ve memurlar teslim olması için anons yaptı. Başkomiser silahını Selçuk’ a doğru nişan aldı; “- Çabuk teslim ol! ...Değilse vururum seni…”
“- Senin silahın bana etki yapmaz…” Diyerek hızlı bir hareketle başkomiserin üstüne doğru yürümeye başladı.Başkomiser silahındaki mermileri boşalttı.Fakat mermiler Selçuk’ un ruhsuz vücudunu delip geçti.Orada bulunan polisler olayı şaşkınlık içinde seyretti ve kaçışmaya başladılar.Polislerden birisi Selçuk’ un üzerine atıldı ve boğuşmaya başladılar.Polisin elleri ayakları kilitlendi. Selçuk, polisin boynunu ısırarak iyice enerji dep
http://mt2forum.com
Salvador
Eski Yetkili!
Eski Yetkili!
Salvador
Web Tasarımcısı
Puan : 2515
Uyarı : Uyarı Yok
Mesaj Sayısı : 1967
Rep Puanı : 18
Kayıt tarihi : 07/01/11

hikayeler arşiv - Sayfa 2 Vide
MesajKonu: Geri: hikayeler arşiv hikayeler arşiv - Sayfa 2 EmptyCuma Ocak 27, 2012 5:14 pm

Komik Adam:Para Dolu Çanta

Komik adam yolda giderken, bir evin duvar dibine bırakılmış bir çanta bulur. Açar bakar çantanın içi 100’lük dolu. Tahminen 500.000 lira vardır bunun içinde der. Başlar çantanın sahibini aramaya. Sağından, solundan gelene geçene, durakta otobüs bekleyene, manava, markete sorar. “ Kardeş, bu para dolu çanta senin mi? “ diye. Kimse çıkıp da, para benim, demez. Bir kadın: “ Çantayı karakola götür. Polise teslim et. Onlar sahibini bulur “ der.

Komik adam, kadının dediğini yapar. Polisler parayı sayar. Çantada tam 700.000 lira vardır. Aradan aylar geçtiği halde para dolu çantayı arayan soran olmaz. Bu arada olayı öğrenen komik adamın karısı boşanma davası açar ve mahkemede çanta olayını anlatınca hâkim tek celsede ayrılmalarına karar verir.
http://mt2forum.com
Salvador
Eski Yetkili!
Eski Yetkili!
Salvador
Web Tasarımcısı
Puan : 2515
Uyarı : Uyarı Yok
Mesaj Sayısı : 1967
Rep Puanı : 18
Kayıt tarihi : 07/01/11

hikayeler arşiv - Sayfa 2 Vide
MesajKonu: Geri: hikayeler arşiv hikayeler arşiv - Sayfa 2 EmptyCuma Ocak 27, 2012 5:14 pm

Sesiz Gece

Merhaba .

Sizelere çok korkunç bir günümü anlıtacağım.

Bir gün arkadaşlarla birlikte gidiyorduk bizim eve. Okul cıkışıydı. Arkadaşarla eve gittik. Evde kimse yoktu. Annemgil teyzemlere gitmişti. evde yatılı kalabılıcek biri var mı dedim .Ayşegül anneme haber veriyim ben kalıcam dedi. Bende mutlu oldum ayşegülü çok seviyorudum. o benim en iyi arkadaşımdı. Sonra ailesinden izin aldı ve benle kaldı. Bir süre sonra güneş battı gece olmuştu.
Herkes evine gitmişti. biz ise kız kıza kalmıştık.
Ne yapsak die düşünürken tv izleyelim dedik. Bir süre sonra da ondan da sıkıldık . pc oynadık ondanda sıkıldık. Ayşegül bana gizem gelde beraber dışarı cıkalım parka gidelim dedi. Aldık çekirdekleri. Saat 8 bucuk du galiba. Sonra parkta kimse yoktu. Ama ben salanmak istedim tam sallanırken oturduğum yerde bi kağırt olduğunu fark ettim. Kağırta yalandan bir göz attım ayşegül gizem falan yazıodu . Iyy dedim hemen kalkdım. Kağırt kırlı gozukuodu. Ayşegül ne oldu dedi bende pis kağırdın üstüne oturdum dedim oda hm bakıyım arkana bişi olmuşmu olmamış olmamış dedi. Tmm dedim gittim yanına çekirdek cıtıoz. Sonra saat 9 bucuk olunca hadi gidelim dedim . Isız bi yer dedım . Ayşegül tmm dedi biraz daha duralım ole . hava okadar güzeldi ki. Bi an biri geldi yaşlı biri. Yırtıp atığım kağırdı aldı düzledi . ve cebine koydu. Bende ıyyy.. Nappcakk o kağırdıı ıykkk ıyykk dıodum .Ayşegül hadi gidelim dedi gittik. Sonra evde bi bakdım anahtarım yok !. Telefon da yanımda yok . Hemen geri parka gittik . Yok yok yok yok . neyse cılıngır falan cağırdık ole girdik. Ama olanlar böle de kalmadı . TV acılmadı elektırıkler gitti. Ama biz hala işin gırgırdındaydık. Elektirik gittiğinden sonra bizim odaya geçelim dedim. Benim odamda kocaman tablo vardı aile tablomuz. Ben gosteriodum aıle tabolumuz ama resim belli değildi. Neyse biraz fıkra falan anlattık sesiz sinama oynadık. Dışarı ışığıyla zar zor kendımızı goruoduk bi an ışık gelmesiyle benim bağırmam bir oldu . Ben tam tabloya bakarken ışık geldi ama tabloda o yırtıp attığım kağırt aynen şoyle yazıyordu : GİZEM AYŞEGÜL sonrası çok karışıktı okuyamıordum o an kendımı yatağa attım . Ağlıyordum ayşegül noldu noldu diyince yatakdan kalkdım ve gozum kapalı bir şekilde tabloya bak die bağırıyordum. Birden ayşegül elimi gözümden cekti. Ne var ki dedi bağırdı gözümü açdım hiçbirşey yoktu ama gördüğüme emindim...
http://mt2forum.com
Salvador
Eski Yetkili!
Eski Yetkili!
Salvador
Web Tasarımcısı
Puan : 2515
Uyarı : Uyarı Yok
Mesaj Sayısı : 1967
Rep Puanı : 18
Kayıt tarihi : 07/01/11

hikayeler arşiv - Sayfa 2 Vide
MesajKonu: Geri: hikayeler arşiv hikayeler arşiv - Sayfa 2 EmptyCuma Ocak 27, 2012 5:14 pm

Türkçe Miydi Pardon

Selam ben asya anlatacağım hikaye okulda gerçekleşti.giriş biraz korkutucu olmuş olabilir ama anlatacağım olay çooook komik.
sınıfta 5. derse girmek üzereydik (biz öğrencilere göre öyleydi) arkadaşlarlarla (sınıftaki herkesle ve müzik şeklinde söylüyorduk) şöyle söylüyorduk tabii defterlere vurarak ;
beğğğğ dennnnnn beğğğğğğ dennnn
sonra öğretmen geldi ne oluyor çocuklar dedi sonra türkçeleri açın dedi biz öğrencilerin yüzünden düşen 1000 parça öğretmen neden memnun değildiniz sizler için kitapları açtırdım defterleri değil dedi bizler ise hani beden yapacaktık dedik öğretmen ise çocuklar bu ders beden değil bu ders türkçe diğer ders beden eğitimi dedi sınıftaki herkes neeeeeeeeeeeeeee diyip gülmeye başladılar :-)))
http://mt2forum.com
Salvador
Eski Yetkili!
Eski Yetkili!
Salvador
Web Tasarımcısı
Puan : 2515
Uyarı : Uyarı Yok
Mesaj Sayısı : 1967
Rep Puanı : 18
Kayıt tarihi : 07/01/11

hikayeler arşiv - Sayfa 2 Vide
MesajKonu: Geri: hikayeler arşiv hikayeler arşiv - Sayfa 2 EmptyCuma Ocak 27, 2012 5:15 pm

Erik Toplarken

Bir gün kuzenimle arkadaşımın bahçesine erik toplamaya gitmiştik.Sopayı alıp ağaca vuruyorduk.
Kuzenim sopayı geriye atıp vuruyordu.Geriye atarken benim kafaya gelmesin mi!!
Ben kuzenime azıma geleni sayıyordum.Sıra bana gelmişti.ben sopayı vurdum.Koca erik kuzenimin kafasına düşmesin mi!!
Allah!!!
Beni kovalamasınmı.Biz taaa öbür mahalleye gittik.
Ama gülme krizinden öldüm resmen.Ama çok eğlenmiştik...
http://mt2forum.com
Salvador
Eski Yetkili!
Eski Yetkili!
Salvador
Web Tasarımcısı
Puan : 2515
Uyarı : Uyarı Yok
Mesaj Sayısı : 1967
Rep Puanı : 18
Kayıt tarihi : 07/01/11

hikayeler arşiv - Sayfa 2 Vide
MesajKonu: Geri: hikayeler arşiv hikayeler arşiv - Sayfa 2 EmptyCuma Ocak 27, 2012 5:15 pm

Hocanın Söylemekten Bıkmadığı Cümleler

bunların hepsiniki gün boyunca gözlemlerime dayanarakk yazdım umarım beğenirsiniz..
♦ Bakin bunu sinavda sorarim.
♦ Buna benzer sorular üniversite sinavinda çok çika...r;ona göre.
♦ Arka taraf,konusma!
♦ Noluyo orda!!
♦ Konusmak isteyen disari çiksin.(Çıkmak isteyipte çıkamayanlar
......♦ Sizi burda zorla tutan yok!
♦ Kimler ödevini yapmadi bakalim!
♦ Kopya çekeni yakarim.
♦ Bir daha görmeyim!
♦ Ver kagidini! Ver kagidini!
♦ Kafana tebesiri yersin!
♦ O cep telefonu hemen gelsin!
♦ Teneffüse çikmiyorsunuz!
♦ Hepinizi birakicam!
♦ Oglum,kahvede mi oturuyosun,adam gibi otursana!
♦ Uyuyun siz uyuyun,hepsi sinavda çikacak bunlarin!
♦ Kitabi, defteri olmayanlar hemen çiksin!
♦ Git idareden geç kagidi getir.
♦ Söyle,yarin velin gelsin.

http://mt2forum.com
Salvador
Eski Yetkili!
Eski Yetkili!
Salvador
Web Tasarımcısı
Puan : 2515
Uyarı : Uyarı Yok
Mesaj Sayısı : 1967
Rep Puanı : 18
Kayıt tarihi : 07/01/11

hikayeler arşiv - Sayfa 2 Vide
MesajKonu: Geri: hikayeler arşiv hikayeler arşiv - Sayfa 2 EmptyCuma Ocak 27, 2012 5:15 pm

Sahte Uzaylı

Bir yaz akşamı yazlıkta birtek arkadaşlarımdan berkay var(8-9. sınıf)ve ben varım(3.sınıf)yazlık sitesinde geziyoruz.yıldızlara bakıyoruz.bir ara yıldız kaydı dilek tuttuk.sonra acaba ufo muydu diye düşündük.daha sonra siteye biri girdi. berkaya aa bak uzaylıdedim inandı ve ağlamaya başladı. şaka yapmıştım girene baktım ters üçgen şeklinde kafası vardı ve 3 tane kırmızı göz.ona şaka yaptım dedim ağlamaya devam etti.sabah kapıcının çocuğuna sorduk,o bendim dedi.ben yinede inanmamıştım.

http://mt2forum.com
Salvador
Eski Yetkili!
Eski Yetkili!
Salvador
Web Tasarımcısı
Puan : 2515
Uyarı : Uyarı Yok
Mesaj Sayısı : 1967
Rep Puanı : 18
Kayıt tarihi : 07/01/11

hikayeler arşiv - Sayfa 2 Vide
MesajKonu: Geri: hikayeler arşiv hikayeler arşiv - Sayfa 2 EmptyCuma Ocak 27, 2012 5:15 pm

Kadınlar Kaça Ayrılır Gülmek Serbest

HARD-DISK tipi kadın:

Her şeyi hafızasında saklar.

RAM tipi kadın :

İşiniz bittiği anda sizi de unutur.

WINDOWS tipi kadın:

Herkes hiçbir şeyi doğru dürüst yapamadığını bilse de kimse onsuz yaşayamaz.

EXCEL tipi kadın:

Söylendiğine göre bir çok kabiliyeti olmasına rağmen bir çok kimse basit ihtiyaçlar için kullanır.

SCREENSAVER tipi kadın :

Eğlendirmekten başka hiçbir işe yaramaz.

INTERNET tipi kadın :

Erişilmesi zorlu olan tiptir.

SERVER tipi kadın :

İhtiyacınız olduğundan her zaman meşguldür.

MULTIMEDIA tipi kadın :

Korkunç şeylerin güzel gözükmesini saglar.

E-MAIL tipi kadın :

Her 10 sözünden 8´i anlamsızdır.

VIRUS tipi kadın :

Bir başka ismi de "Eş" tir. Hiç beklemediğiniz bir anda gelir kendisini yerleştirir ve kaynaklarınızı kullanmaya başlar. Kurtulmaya çalıştığınızda kesin bir şeyler kaybedersiniz eğer kurtulmazsanız her şeyinizi kaybedersiniz.


http://mt2forum.com
Salvador
Eski Yetkili!
Eski Yetkili!
Salvador
Web Tasarımcısı
Puan : 2515
Uyarı : Uyarı Yok
Mesaj Sayısı : 1967
Rep Puanı : 18
Kayıt tarihi : 07/01/11

hikayeler arşiv - Sayfa 2 Vide
MesajKonu: Geri: hikayeler arşiv hikayeler arşiv - Sayfa 2 EmptyCuma Ocak 27, 2012 5:16 pm

Kedi Fare Hikayesi

Adamın bırı kendını fare zannettıgı ıcın delı hastenesıne dusmus.
tedavısı bıttıkten sonra doktor sormus.
sımdı sen bır faremısın ınsanmı?

delılurmu doktor bey ben bır ınsanım fare degılım demıs.
doktorzaman artık gıdebılırsın ıyılestın artık demıs.
delı kapıdan cıkmıs ve ımdaaaaaat dıye bagırarak tekrar ıcerı gırmıs
doktor demıs ne oldu
delı:bır kedı gördumde ondan korktum demıs.
doktor:sen hanı kenı bır fare zannetmıyordun demıs.
delı:ben fare olmadıgımı bılıyorumda kedı nerden bılsın demıs.
http://mt2forum.com
Salvador
Eski Yetkili!
Eski Yetkili!
Salvador
Web Tasarımcısı
Puan : 2515
Uyarı : Uyarı Yok
Mesaj Sayısı : 1967
Rep Puanı : 18
Kayıt tarihi : 07/01/11

hikayeler arşiv - Sayfa 2 Vide
MesajKonu: Geri: hikayeler arşiv hikayeler arşiv - Sayfa 2 EmptyCuma Ocak 27, 2012 5:16 pm

Bir yıldız hikayesi

“76 yılda bir dünyanın yakınından geçen Halley Kuyruklu Yıldızı dünyaya en yakın noktadan yarın geçecek.”

Müdür başyardımcısını çağırarak talimat verdi:

“Hocam, 76 yılda bir dünyamızın yanı başından geçen Halley Kuyruklu Yıldızı yarın akşam saat 20.30’da okulumuzun önünden seyredilebilecektir.

. Yatılı öğrenciler, eşofmanlarıyla bahçeye çıkarılsın. Az görülen bu astronomik olayı onlara anlatacağım. Şayet yağmur yağarsa meydana gelecek olaya ait hiçbir şey görülmeyeceğinden, öğrenciler yemekhanede toplansın ve olay hakkında göstereceğimiz filmi seyretsin.”

Baş müdür yardımcısı emri alır almaz müdür yardımcısına bildirdi:

“Halley isimli kuyruklu yıldız yarın akşam 20.30’da okulumuzun bulunduğu bölgenin üstünden geçecektir. Şayet yağmur yağarsa yatılı öğrencilere eşofman giydirilecek ve sadece 76 yılda bir görülen eşsiz olayı seyretmek üzere yemekhaneye götürülecektir.”

Müdür yardımcısı ise emri nöbetçi öğretmene iletiverdi:

“Müdür beyin emriyle yarın akşam saat 20.30’da gece kıyafeti giyilecek ve yemekhaneye gelecek olan eşsiz Halley Kuyruklu Yıldızı seyredilecektir.

Okul bölgesinde yağmur yağdığı takdirde, her 76 yılda bir olduğu gibi, müdür bey ek bir emir daha yayınlayacaktır.”

Nöbetçi öğretmen ise emri okul başkanı öğrenciye aynen(!) aktarır:

“Her 76 yılda bir görüldüğü üzere, yarın akşam 20.30’da müdürümüz, Halley kuyruklu Yıldızıyla beraber yemekhaneye gelecektir. Yağmur yağarsa müdür bey eşofmanıyla, yıldıza okulun bahçesine girme emri ve izni verecektir.”

Ve nihayet okul başkanı da yatılı öğrencilere emri tebliğ etti:

“Yarın akşam saat 20.30’da civarında yağmur yağdığı sırada, eşofman giymiş olarak 76 yaşındaki eşsiz müdür Halley, müdür beyin eşliğinde, kuyruklu yıldızıyla okulumuzun yemekhanesinden geçecektir.”
http://mt2forum.com
Salvador
Eski Yetkili!
Eski Yetkili!
Salvador
Web Tasarımcısı
Puan : 2515
Uyarı : Uyarı Yok
Mesaj Sayısı : 1967
Rep Puanı : 18
Kayıt tarihi : 07/01/11

hikayeler arşiv - Sayfa 2 Vide
MesajKonu: Geri: hikayeler arşiv hikayeler arşiv - Sayfa 2 EmptyCuma Ocak 27, 2012 5:16 pm

Bilgi Küpü Koca

Temiz » Hikayeler » Komik Hikayeler » Bilgi Küpü Koca!
Bilgi Küpü Koca!

Karıkoca birlikte tatile çıkarlar.Gittikleri yerde kamp kurarlar.
Tatillerini ikinci gününün akşamı güzel yemek yiyip uykuya dalarlar.
Birkaç saat sonra kadın uyanır ve kocasını uyandırır.
Adam uyku sersemidir;güzel bir rüyadan uyandırıldığı için de biraz kızgındır:
''Ne oldu? Ne istiyorsun?'' diye sorar:

''Yukarıya bak ve bana ne gördüğünü söyle.''
Adam gökyüzüne bakar ve cevap verir:
''Bunun için mi uyandırdın beni? Baktım işte. Bir sürü yıldız, ışıl ışıl parlayan milyonlarca yıldız.''
Karısı tekrar sorar:''Peki bu neyi gösteriyor?''
Artık iyice uykusu kaçan adam biraz düşünür ve cevap verir:
''Teolojik olarak Allah'ın kudretini ve kendi acizliğimizi görüyorum.
Felsefi olarak, evrenin sonsuzluğunu ve onun karşısındaki önemsizliğimizi görüyorum.
Astronomik olarak galaksilerin, yıldızların, gezegenlerin varlığını görüyorum.
Yıldızların konumuna bakarak saatin 3 olduğunu görüyorum.
Meteorolojik olarak da bugün havanın çok güzel olduğunu görüyorum.
Niye sordun bunu bana?Sana neyi gösteriyor?

-Necati çadırımızı çalmışlar!...



http://mt2forum.com
Salvador
Eski Yetkili!
Eski Yetkili!
Salvador
Web Tasarımcısı
Puan : 2515
Uyarı : Uyarı Yok
Mesaj Sayısı : 1967
Rep Puanı : 18
Kayıt tarihi : 07/01/11

hikayeler arşiv - Sayfa 2 Vide
MesajKonu: Geri: hikayeler arşiv hikayeler arşiv - Sayfa 2 EmptyCuma Ocak 27, 2012 5:17 pm

Soba Borusu



Fizikçi, matematikçi, kimyacı, jeolog ve antropologdan oluşan bir heyet bir araştırma için arazide bulunmaktadır. Birden yağmur bastırır. Hemen yakındaki bir arazi evine sığınırlar. Ev sahibi bunlara bir şeyler ikram etmek için biraz ayrılır. Hepsinin dikkati soba üzerinde toplanır.

Soba yerden 1 m. kadar yukarda, altındaki dizili taşların üzerindedir. Sobanın niçin böyle kurulmuş olabileceğine dair bir tartışma başlar.

Kimyacı, ""adam sobayı yükselterek aktivasyon enerjisini düşürmüş, böylece daha kolay yakmayı amaçlamış"";

fizikçi, ""adam sobayı yükselterek konveksiyon yoluyla odanın daha kısa sürede ısınmasını sağlamak istemiş"";

jeolog, ""burası tektonik hareketlilik bölgesi olduğundan herhangi bir deprem anında sobanin taşların üzerine yıkılmasını sağlayarak yangin olasılığını azaltmayı amaçlamış"";

matematikçi, ""sobayı odanın geometrik merkezine kurmuş, böylece de odanın düzgün bir şekilde ısınmasını sağlamış"";

antropolog, ""adam ilkel topluluklarda görülen ateşe tapmanın daha hafif biçimi olan ateşe saygı nedeniyle sobayı yukarıya kurmuş"".

Bu sırada ev sahibi içeri girer ve ona sobanın yukarda olmasının nedenini sorarlar.,

Adam cevap verir: - ""Boru yetmedi"
http://mt2forum.com

hikayeler arşiv

ChatBox!ChatBox!
Sayfaya git : Önceki  1, 2, 3, 4  Sonraki
Mesaj yazmadan önce Forum Kuralları'nı okumayı unutmayın! Teşekkürler.


Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Eğlence ve Korku Dünyası :: Komik :: Komik hikayeler ve fıkralar,-


kişi bu konuyu beğendi...

~Volfurem Forum/Volfurem.com~